kapat
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
Okur Temsilcisi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
11 Ekim 2008, Cumartesi
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Çocuk Kulübü Çizerler
Sabah Günaydın Cuma Cumartesi Pazar
 
24 Saat
24 Saat
NAZLI ILICAK

Eleştiri ve yıpratmak

Hava Kuvvetleri Komutanı Org. Aydoğan Babaoğlu, Fikret Bilâ'ya, "Aktütün karakoluna saldırıdan cumartesi akşamına kadar haberi olmadığını" söylemiş. Genelkurmay Başkanlığı'nın açıklaması da aynı istikamette. Bence bu durum, bir önceki iddiadan daha vahim. Cümle âlemin, cumartesi sabahı öğrendiği, sorumluların ise, cuma gününden itibaren bilgi sahibi olduğu bir gelişme, nasıl oluyor da kuvvet komutanına bildirilmiyor?
Ben şahsen bu açıklamaları pek inandırıcı görmüyorum. İnansam bile, gene ortada, komutanın süratle haberdar edilmemesi gibi büyük bir ihmal mevcut.
Bu arada, karakolun taşınamamasının sorumlusu olarak, Maliye Bakanlığı'nı gösterenler de var. 1 milyar 277 milyon YTL'lik bir ödenek kalmış ama, bu ödeneğin, başka sahalarda kullanılması için Maliye Bakanlığı izin vermemiş. Para, Hazine'ye aktarılmış. Peki acaba Genelkurmay, neden ilk başta para talep ederken, karakol yapımını hesaba katmadı da, daha sonra ödenek aktarımı istedi?
Velhasıl, ortada bir başarısızlık var ve herkes birbirini suçlayarak sorumlu arıyor.
Hesap vermek durumunda olanların, hesap sormaya kalkışmaları ise can sıkıyor. Meselâ Babaoğlu, Fikret Bilâ'ya, "Türk Silâhlı Kuvvetleri'ni her vesileyle yıpratmaya çalışan kesimin çabaları sürüyor. Benim Antalya'da bulunmam da aynı şekilde istismar edildi" demiş.
O zaman kimse kimseyi eleştirmesin. Ne başbakanı, ne cumhurbaşkanını, ne bakanları... Çünkü, Babaoğlu örneğine bakarak, onlar da, "devleti yıpratıyorsunuz, hükumeti yıpratıyorsunuz" diyebilirler. Eleştirisiz demokrasi olur mu?