kapat
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
Okur Temsilcisi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
6 Ekim 2008, Pazartesi
Sabah
 
Haberler Spor Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Çocuk Kulübü Yazarlar Çizerler
Magazin Sağlık Televizyon Yazarlar Kültür Sanat
 
24 Saat
24 Saat

Benimle çalışanlarda bir terbiye düzeyi olmalı

BAŞAK ÇOKAN
05.10.2008
Hümeyra 40 yıllık sanat hayatında hep burnunun dikine gittiğini söyledi ve iş hayatında tahammül edemediği tek şeyin saygısızlık olduğunu anlattı: Ben huzursuzken iş yapamıyorum!..
Bu sezon, 'Avrupa Yakası' dizisindeki 'İfot' rolü ile vedalaşan Hümeyra müzikle başlayıp oyunculukla devam eden mesleki kariyeri ve özel hayatı ile ilgili sorduğumuz tüm sorulara içtenlikle cevap verdi.

* Müzikle başlayan bir sanat hayatınız var. Kaç yıl oldu?
40 yıldır sanat camiasındayım. 1969'da meşhur oldum ve ilk plağımı yaptım.

* Müzikten tiyatroya nasıl geçtiniz?
20 yaşımdayken, Haldun Dormen'in bir teklifiyle. Aslında televizyonda 'Unutulanlar' adlı bir dizi yapıyordu. Orada başladım. Tiyatro hayatımı Haldun Bey'e borçluyum. Çok şey öğrendim ondan.

* Ailede müzikle ilgilenen var mıydı?
Dedem keman çalardı. Babam profesördü. Ailede daha çok hukuk ve klasik müzikle ilgileniyorlardı. Şehirli bir kız olarak büyüdüm.

* O zaman, müzik ile ilgili kariyer yapmanız ailede sorun yaratmıştır?
Kıyamet koptu. Hatta ufak çapta zelzele oldu. O zamanlar şarkıcı olmak; gidip herhangi bir pavyonda çalışmak kadar kötüydü çünkü...

* Bale nasıl başladı?
Annem, 'kızım oturmasını kalmasını bilsin, zarafet dersleri alsın' diye beni bale kurslarına gönderdi. Onda da çok ileri gittim. Baş balerin olmuştum. Sonra Türkiye'yi terk edemediğim için Londra'dan gelen teklifi değerlendiremedim. Oraya gidemeyince baleyi de bıraktım.

BAŞ BALERİNLİK İÇİMDE KALDI

* Pişmanlığınız var mı?
Yıllar sonra Londra'da çok büyük bir gösteri izlediğimde ağlamıştım. Çünkü eğer baleye devam etseydim oradaki baş balerinle aynı sınıfta okuyacakmışız. Çıldırdım, 'o gösteride ben olacaktım' diye... Hayatım boyunca içimde kalan tek şey balerinlik oldu. Sonra aslında ruhuma hitap eden şeyin ressamlık olduğunu anladım. Çünkü tek başınıza çalışıyorsunuz. Ben tek başına olmayı seven, kararlarını veren birisiyim.

* Oyunculuk gözünüzü korkutuyor muydu?
Elbette. Ama ben çok şanslıyım. Çünkü mesleğimi öğrenme açısında alaylı olabilirim ancak bugün, benim diyen konservatuvar okuyan öğrencilerden daha iyi çalıştırıldım. İlk sahneye çıktığımda yönetmenim Haldun Dormen'di. Rahmetli Kamuran Usluer, İsmet Ay gibi çok büyük tiyatro starlarıyla oynadım.

* Bazı sanatçıların geçmiş hayatlarıyla ilgili acılı ve çok yoksul geçen hikayeler duyuyoruz. Siz bunları nasıl değerlendiriyorsunuz?
Ben şehirliyim, öyle başkaları gibi sekiz kişi bir odada yatmadım. Damımız akmadı, azap da çekmedim. Bu demek değil ki, benim de sıkıntılarım olmadı. Ama ben, bu niye bu kadar anlatılır onu anlamıyorum... Annem, "Gücünü yalnızlığından al" derdi. Ben de oğluma söylüyorum aynı şeyleri. Onun için, benim kafama balyoz da indirseler beni çökertmek o kadar kolay değil. Beni bir-iki gün sustururlar sonra üçüncü gün başka bir yerden yine çıkarım.

ŞARKILARIMA İHANET ETMEDİM
* Duygusal mısınız, mantıklı biri misiniz?
Duygusal bir kadınım, duygularım ön plandadır. Biraz mantıklı bir kadın olsam Karun kadar zengin olmuştum. Kendi şarkılarıma ihanet etmediğim için barlarda şarkı söylemeyi reddettim mesela... 'Ölürsem Kabrime Gelme' diye bir şarkıyı insanlara söyleyecek halim yok! İş hayatımda da özel hayatımda da kayıplarım var. Ama gönlümce yaşadım. Prensiplerim vardır. Benimle iş yapacak insanlar belli bir terbiye düzeyinde olmalı. Aşağısı ile uğraşmam, önceliğim saygıdır.

* Kolay bir kadın mısınız?
Saygı beklerim. Görürsem, kolay bir kadınım. Ama kimse bu açıdan gelmediği için bir anda dünyanın en kaprisli kadını oldum.

* İş seçimlerinizi neye göre yapıyorsunuz?
Eskiden koşturuyordum. Ama artık canımın derdine düştüm. Daha doğrusu huzursuz iş yapmak istemiyorum. Sağlık olarak da bakmam lazım kendime. Yalnız yaşadığım için hastalanmak benim için bir lüks, zaten yüksek tansiyonum var. En ufak bir şey bütün nevrimi döndürebiliyor. Eskiden es geçerdim ama artık geçemiyorum. Bende derin izler bırakıyor.

* Sizi bu hale getiren ne oldu?
Hayat, insanlar... 40'ımda fark ettim herkese güvenilmeyeceğini. Yine de yeni bir işe başlarken güvenmek istiyorum. Ama benim anlamadığım da en büyük kazıkları hep en yakınınızdan yiyorsunuz. Bu nedendir, bilmiyorum. İş etiği diye bir şey vardı o da bitti! Artık ayaklar baş olmuş! Herkes her şeyi yapıyor ve söylüyor. Film sektörü etik çalışmıyor. Aslında benim bir avuç hayranım var. Hepsi de benim yaşıma yakın insanlar, bir de onların çocukları ve torunları... Onlar da beni aileden duyup merak salmışlar. Öyle bir genç ekip var. Bunlar yüz milyonlarca değil ama gürültülü bir kalabalık. Herhangi bir şey yaparken kendimi ailemi ve onları da düşünüyorum. Onlara saygım çok. Onlar beni 40 senedir sırtlarında taşıyorlar.

GELİNLİK DİYE ÇILDIRAN KADINLAR
* Genç kızlık döneminizde en büyük pişmanlığınız neydi?
Erken evliliğim. Mesela gelinlikten nefret ederim. Hiç giymek istemedim, hüngür hüngür ağladım. Hâlâ da gelinlik diye çıldıran kadınları hayretle izliyorum.

* Aşk evliliği yapmadınız mı?
Aksine çok sevdik. Ama gelinlik benim mizacıma ters. Annem kendini yerlerden yerlere attı, onu kırmamak için giydim. Yoksa ben kokteyl elbisesi istedim. Ben alışmışım kendi kararlarımı almaya, annemin etrafımda olmasına. Birden bire sabahları ütülü gömlek isteyen biri ters geldi bana. Kendimi sürekli bir hizmet halinde hissettim. Aynı zamanda çalışıyordum da. Bu arada beş evliliğim oldu benim.

BİRAZ FANATİK BİR ANNEYİM
* Hepsinde tek sorun hizmet etmek miydi?
Hayır, sonrasında o duruma ben de alıştım. Farklı sorunlar çıkıyordu. Ben baskıya gelebilen bir kadın değildim.

* Neden bu kadar fazla evlilik yaptınız. Hiç flörtünüz olmadı mı?
Benim bunca yıllık hayatımda sadece beş tane adam oldu. Hepsiyle de evlendim. Şimdi, "13 senelik hayat arkadaşıyız" diyorlar ne güzel vallahi! Ben belediyeye söylemeden yapamıyorum galiba...(gülüyor)

* Oğlunuz kaçıncı evliliğinizden?
İkinci. Oğlumla aram çok iyidir. Dört yaşındaydı babasından ayrıldığımda. Her şeyi oğlum için yapıyorum. Gerçi bana ihtiyacı yok. Evlendi artık. Gelinimi de çok seviyorum. Ben biraz fanatik bir anneyim. Ama uzaktan seviyorum. Mesela alt alta oturuyoruz ama ben 15 günde bir evlerine giderim.
Haberin fotoğrafları