kapat
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
Okur Temsilcisi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
4 Ekim 2008, Cumartesi
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Çocuk Kulübü Yazarlar Çizerler
Günaydın Cuma Cumartesi Pazar Emlak
 
24 Saat
24 Saat
Gülşen: "Mantıklı haller beni ilişkiden uzaklaştırır. Hisleriyle yaşayan biriyim ben."

Tutku biterse ilişki biter

26.09.2008
- Erkeklerle ilişkileriniz neden yürümüyor?
- G:
Bilmiyorum bunu onlara sormak lazım. Eğer ki samimiyetsizliği hissetmişsem arkadaşım da olsa, bitebiliyor ilişki. Yağmurlu havalarda nasıl ki giriş katlarını altyapı eksikliği yüzünden su basarsa, su doğru yöne de akabilir, karşı tarafı boğadabilir. Bu, bir şeyi kaldıramama duygusu da olabilir. Yani bir süre sonra aşka aynı yerden bakmıyoruz. "Yarın toplantım var, bu akşam sana gelmesem daha iyi olur," mantığıyla düşünen bir erkek olacaksa hiç olmasın, daha iyi olur benim için. Çünkü iki elim kanda da olsa ben ona giderim. Hiçbir şey engel olamaz sevdiğim insan için bir şey yapmama. Mantıklı haller beni uzaklaştırıyor ilişkiden. Hisleriyle yaşayan bir insanım. Şoförüm bana tutkuyla bağlı değilse, benimle çalışamaz.

- S.B.T:
Ama aşk öyle istediğin gibi kalmıyor ki... Bunu çok anlatıyorum Gülşen'e. Bazen tartışıyoruz.. Yani ben ilk evlendiğim günkü gibi değilim mesela.

- G:
İşinde problem olabilir, para problemi olabilir, hastalık problemi olabilir. Bunların hepsini birlikte aşabiliriz. Ama ben ilk gün neyse, üç ay sonra da o tutkuyu istiyorum. Bir azalma varsa, bunu kabul edemem. Hiç acımadan o ilişkiyi bitiririm. Bu bana çok dokunur. İlişkileri bitirmemdeki sebep de bu. Aslında şunu da söylemek lazım, o insanın bana karşı sevgisinde bir azalma varsa benim payım olabilir. Belki o benden önce gitmiştir. Ben bitirmiyorumdur belki de. O insanın ilk günkü davranışları ile sonraki arasında fark varsa o benden önce gitmiştir. Ben sadece bitiren taraf oluyorumdur.

- Seher'le Gülşen arasında en çok ne konuşulur?
- S.B.T:
Her şey. Evde yaptığı yemekten sahne kostümüne, okuldaki bir öğrencimin probleminden Gülşen'in toplantısında kafasını taktığı bir duruma kadar her şey... Sabah uyandığı andan itibaren stüdyoya gidiyor sık sık. Sabahlara kadar çalışıyor. Normal şartlar altında erken kalkıyor. Eğer müsaitsem kalkar kalkmaz geliyor.

- Kaç sefer arar sizi?
- S.B.T:
En az 10 defa arar. Takıntılı... "Dersteyim 15 dakika sonra ara," diyorum. Sonra bakıyorum, mesaj atmaya başlıyor. "Zil çaldı mı, çaldı mı, çaldı mı?" diye.

- G:
Sabah kalktığımda ilk onu ararım. Telefonu meşgulse, 'neden benden önce başkasıyla konuşuyor?' diye kıskanırım Seher'i.

- S.B.T:
Çok aceleci. İstediği şey anında olacak. Saatin iki olmasını bekleyemiyorsa, dayanamıyor. Bir anda okulun kapısında beliriyor.

- Öğrenciler mutlu olmalı her gün Gülşen'i görmekten...
- S.B.T:
Tabii mutlular.

- G:
Zaten öğretmenleri, öğrencileri, okul müdürünü tanıyorum.

- Kocanız bu duruma sinirlenmiyor mu? Sanki günlük hayatınızı Gülşen'e göre ayarlamış gibisiniz...
- S.B.T:
Kızımın veli toplantısı var mesela.
Liseye başladı. Bu işlerle öğretmen olduğum için benim ilgilenmem gerekir.
Ama bugün eşim gitti. Çünkü Gülşen'in önemli bir toplantısı vardı. Alıştı kocam... Gülşen'le birbirimiz için bir şey yapmadığımız gün sayısı çok azdır. Kocam Gülşen'e "Minik kuş," der, o da ona "Kanki," der. Gürcüce kıza Gogo derler. "Gogom ne yapıyor?" diye sorar. Mesela gecenin üçünde telefon çaldığında ya da kapı çaldığında insanlar korkar değil mi? Bizde normaldir. Telefon çalıyor, Ercan, "Bizimki arıyor," ya da "Seninki geldi," diyor. Mesela geçen gece geldi. Sabah 08.00'e kadar oturduk. Sabah da beni işe bıraktı. Eşim çok güzel alıştı gerçekten.
Kocam artık Gülşen'le yaşamayı, Gülşen'in hayatındakiler de benimle yaşamayı öğrendi.