kapat
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
Okur Temsilcisi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
19 Eylül 2008, Cuma
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Çocuk Kulübü Çizerler
Sabah Günaydın Cuma Cumartesi Pazar
 
24 Saat
24 Saat
HINCAL ULUÇ
Hıncal'ın Yeri

Bu ülkede Milli Eğitim Bakanı var mı?.

Süleyman Demirel'in seveni var, sevmeyeni var.. Ama öyle laflar etti ki zaman zaman, unutulmaz.
"Benim vatandaşım dağda kaybolan koyununun hesabını benden sorar" deyişi var, Başbakanken.. Şikâyet ederek değil.. Vatandaşı haklı bularak.. Sen o vatandaşın oyu ile buraya gelmedin mi?.. O zaman her şeyin hesabını senden soracak.. Sorumluluk budur?..
Budur da, nerdedir peki?..
Daha İzmir'deki minik öğrencilerin yedisi çıkmadan, bu defa da Trabzon'da bir servis arabası benzeri şekilde devrildi. Aşırı hızdan uçuruma uçtu. İki minik öldü. 11 de yaralı var..
Şimdi Milli Eğitim Bakanı'na kaybolan koyunun değil, ölen öğrencilerinin hesabını bir soralım bakalım..
Sayın Çelik, o çocuklar, Milli Eğitim Bakanı olarak size emanettirler.. İlk öğretim düzeninin sahibi, sorumlusunun zat-ı aliniz olduğu hiç aklınıza geldi mi?.
"Ben görevimi layıkıyla yapsam, bu çocuklar bugün hayatta olurlardı" dedi mi, vicdanınız?.
Sayın Bakan, aklınızın köşesinden geçmedi. Düzenlemediniz. Denetlemediniz. İhmal ettiniz..
Geçen hafta İzmir'de bir servis devrildi. Size emanet çocuklardan dördü öldü, 23'ü yaralandı. Üzüldünüz mü?.. Kılınız kıpırdadı mı?..
"Yahu bunlar benim çocuklarım.. Ne oluyor" dediniz mi?. Ülkenin genel servis düzeni üzerinde soruşturma açtırdınız mı?. O özel kazanın sorumlularını, İzmir Valisinden, sizin temsilciniz Milli Eğitim Müdürüne, o çocukların okullarının müdürlerine, soruşturma açtırdınız mı?.. Böyle kazaların bir daha olmaması için herhangi bir eyleminiz oldu mu?.
İnanıyorum ki, hiç bir şey yapmadınız.. Geçiniz yazılı, sözlü emriniz, uyarınız bile olmadı. Olsa ikinci kaza (Hâlâ kaza mı diyeceğiz bu cinayetlere Sayın Bakan) bu kadar çabuk gelmez, devlet emri hiç değilse 3 gün sürerdi.. Siz gamsız, tasasız, telaşsız, umursamaz ve sorumsuz olunca, bu devletin sorumlu bürokratlarının da kılları kıpırdamadı.. O yazım sizin bu kadar umursamaz olacağınızı adım gibi bildiğim için şöyle bitiyordu..
"... sorumlu mevkilerde oturanlar zerre rahatsız olmadan keyiflerine devam ederler. Bilirler ki yaptıkları, yapmadıkları her şey yanlarına kar kalacak, hesabını soran çıkmayacaktır. Şimdi söyleyin böyle bir ülke 'Uygar' olur mu?.
Ölmeye devam.. Bugün sıra kimde?."
Bugün sıra Trabzonlu çocuklardaydı.. Yarın kimde Sayın Bakan..
Bu ülkede sorumlu bir başbakan, sorumlu bir parti, sorumlu bir medya olsaydı, siz bu çocukların henüz kurumayan mezarları üzerinde "Ben Milli Eğitim Bakanıyım" demeye devam edebilir miydiniz?.
Merak ve endişe etmeyin Sayın Bakan!.. Burası Amerika, Fransa, Almanya değil.. Burada sizden hesap soracak, ülke insanının kaybolan koyunun bile hesabını soracak medya yoktur . Biz on para etmez kayıkçı kavgalarıyla gün geçirmekten, siz ve benzerlerinizle uğraşmayız.. Bakın bu ikinci korkunç kazayı "Yeter" diye manşetlere çekmedik. İç sayfalardan tek sütun verdik. Bu ülkenin çocukları bizim de umurumuzda değil.. O zaman siz Sayın Bakan, Sevgili Başbakanınız bir gün sizden bıkana dek o koltuğu korumakta devam edersiniz, merak etmeyin..
Bir sorum var yalnız.. Parası cebinizden çıkmıyor nasılsa.. Vergilerimizle biz ödüyoruz. Özel kaleminize bir emir verip, bu daha yaşamadan ölen çocukların cenazelerine çiçek gönderdiniz mi "Milli Eğitim Bakanı" diye..
Kimlere gönderdiğinizi iyi biliyorum da..