Jacobs'ın iki saat geç başlayan ve manşetlere çıkan bir defilesinin ardından, International Herald Tribune moda editörü Suzy Menkes'in gecikme dolayısıyla Jacobs'ı bizzat elleriyle öldürmek istediğini belirttiği söylendi. Bu durum blogcuları heyecanlandıran bir kan davası yaratmıştı. Jacobs, New York'u terk edip kreasyonlarını Paris'te sergileme tehditleri savurdu. Women's Wear Daily'ye yaptığı açıklamayla Menkes'e, "Beni yalnız bırak ve gelecek sefere defileme gelme," dedi. Kısacası Anna Wintour'un da dediği gibi Marc yetenekli olmasına yetenekli bir tasarımcıydı ama bunun yanı sıra medyayı nasıl kullanacağını da biliyordu. İnternetle içli dışlıydı; kendisinden 17 yaş küçük Jason Preston ile yaşadığı aşk, gün gün MySpace üzerinden yayınlanmış, hatta tasarladığı çantalardan birine de bir moda blogçusunun ismini vermişti. Bu yönü Jacobs'ın yaşıtı diğer modacılardan sıyrılmasını sağlayan önemli noktalardan biri oldu. Kendisine gösterilen ilgiden inanılmaz memnun olsa da Jacobs yakaladığı başarıda başkalarının da payı olduğunu her fırsatta belirtiyor. Vogue editörlerinden Harriet Quick, Jacobs'ın megaloman olmadığını, aksine yanında çalışanları ailesinden birileriymiş gibi gördüğünü belirtiyor.
Yayın tarihi: 13 Eylül 2008, Cumartesi Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/09/13/ct/haber,22ED260A84504C8ABB9EA251BB9B318D.html Tüm hakları saklıdır.