Kar görmüş Kenyalı gibi olduk
Fatih Ürek 'azılı işkenceci' mi? Cemil İpekçi hakkında ortaya atılan 'adam kaçırma' iddiasının aslı astarı nedir? Hakikaten kar görmü. Kenyalıya döndük. Biri bize her .eyi izah etsin lütfen! Yoksa kalan aklımızı da yitireceğiz!....
Değerli okurlar, lütfen söyleyin, kabahat bende mi, beni konuşturanda mı? Yahu, Allah rızası için, bari şu mübarek günlerde biraz aklı başında işler olsun, saçmalık yapılmasın, bir duralım, sakinleşelim... Yok arkadaş, olmuyor, olamıyor. Sonunda Ergenekon hadisesinin de suyunu çıkarmayı başardık komple. Neymiş, Ergenekon iddianamesinde Fatih Ürek'in adı 'azılı işkenceci' olarak geçiyormuş. Kim duysa, "Eh o şarkı söyleme stili bir çeşit işkence olarak değerlendirilebilir," diye pis pis sırıtarak olaya yaklaşıyor; her sosyal tabakadan ve dünya kadar insandan aynı lafları duydum şu birkaç gün içinde. İnanamıyorum. Kaplan desenli gömlek giymiş olduğu halde, kameralara makyajlı gözleriyle vamp vamp bakan bir işkenceci profili, ayıptır söylemesi, bizim memlekette bile tuhaf kaçmaktadır. Hayır, mevzu o değil, mevcut soruşturma her gün ortaya çıkan bu tür haberlerle öyle bir noktaya gidiyor ki, bundan sonra memlekette kim 'temizlik operasyonu' yapmaya kalksa, karşısında müstehzi bir ifadeyle, "Amaaaan, yine mi başladı bu işler?" diye konuşan adam ve kadınlar bulma ihtimali giderek büyüyor, ben ondan korkuyorum. Benimki bir çeşit 'ebedi temizlenememe' korkusu yani... Tabii beri taraftan, acayip başka şeyler de yaşanmıyor değil. Bugüne dek muhafazakâr hükümetimizle kurmuş olduğu yakın temas neticesinde memleketimizin imajına bi'haller eden Cemil İpekçi hakkında kelimenin hakiki manasında 'şok edici' iddialar ortaya atıldı. Geçenlerde Wall Street Journal'ın bile gündemine aldığı ve görüşlerine yer verdiği İpekçi'nin, resmi davetlere bile beraber katıldığı eski erkek arkadaşının yeni eşi, kocasının Cemil İpekçi tarafından kaçırıldığı, alıkonulduğu ve şuuru yerinde olmayan bir biçimde bulunduğu iddialarını ortaya atarak, hakikaten bir bomba patlattı. Dallas ne kadar masum bir diziymiş, yarabbi!.. Yani, n'oluyoruz dedim ben kendi hesabıma. Yoksa Kurtlar Vadisi ve Muro gerçek mi? Biz süpermarketten kendimize limon, havlu çorap ve kabak çekirdeği alırken, etrafımızda böyle gerçeküstü olaylar yaşanıyor ve haberimiz mi yok? Erkek arkadaşıyla resmi davetlerde boy gösteren bir başka erkek, karısı tarafından şuurunu kaybetmiş biçimde nasıl bulunuyor? Kombinasyonun tuhaflığını bir kenara bırakıyorum, Türk modasının parlak perdelik kumaşları arkasında bambaşka bir âlem mi gizli? Düşünmesi bile ürpertici... Lütfen tahayyül sınırlarınızı zorlayınız ve gözünüzde canlandırmaya çalışınız; meğerse Fatih Ürek, "Hadi, hadi, hadiiiii!" diye ünlerken, aslında çıkardığı gürültünün arkasında koskoca bir derin ilişkiler ağını gizliyormuş! Cemil İpekçi'yi ise, defile sonlarında podyumda parmak arası terlikleriyle alkışlara reverans yaparken görmeye alışmış biz fani insanlar, aslında podyum gerisinde kurulmuş büyük tezgâhların farkında değilmişiz!.. N'oluyor arkadaşım ya? Paranoyak ve hasta ruhlu bir insan haline geldim, buna hiç hakkınız yok ya!.. Yani tropikal iklimdeki Kenya'ya kar yağması ne kadar acayipse, bu iddialar da kadar acayip; insanların ve doğanın dengesiyle oynayan haberler bunlar!.. Kar görmüş Kenyalıların basına yansıyan fotoğraflarında ne kadar tuhaf hal varsa, ben de evde şu son haberleri okuduktan sonra aynı hallere girdim. Bir yandan, "Yok canım!" diyorum, hatta Fatih Ürek gibi, "Hakikaten çüş!" diyorum, "Bu kadarı da olmaz," bir taraftan da, Fatih Ürek gelip beni kaçıracakmış gibi, bir yerlerde, üzerimde kaplan desenli bir röpteşambır olduğu halde şuursuz şuursuz dolaşırken bulunacakmışım gibi hissediyorum. Yanmışım ben anlayacağınız...
Yayın tarihi: 13 Eylül 2008, Cumartesi
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/09/13/ct/haber,1663FE3A0F9A4517856439E8F79AE819.html
Tüm hakları saklıdır.