Tröstleşen bazı spor yorumcularını televizyonlarda hayretle ve ibretle izliyorum. Kendileri aslen futbol yorumcusu iken o
televizyon senin bu
televizyon benim, Türk spor sistemi hakkında ahkam kesmiyorlar mı gülesim geliyor. Her branşı bildikleri bir yana bir de
"spor teşkilatını konuşmuyorlar mı" aklım gidiyor.
Hafta içinde TRT 1'de Tayfun Talipoğlu'nun yaptığı "
Nasılsınız" programını izledim. Programda Uğur Erdener, Tayfun Bayındır, Atletizm ve Güreş Federasyonu Başkanları, Gençlik Spor Genel Müdürü ve Atilla Gökçe ile birlikte birkaç kişi daha vardı. Bir iki katılımcı hariç adeta 2008 Pekin Olimpiyatları'ndaki başarısızlığa kulp bulmak isteyen "
bindirilmiş kıtalar" gibiydiler. İçlerinden bazıları öyle laflar etti ki, aslında Pekin'de başarılı olmuşsuz da tüm Türk halkının haberi olmamış!
Bir kere bu programın adeta planlı bir operasyon olduğunu söyleyebilirim. Tabii ki bu düpe düz başarısızlığın mimarlarını kurtarmaya yönelikti. İstisnasız hazırlayan, konuk eden, konuk olanların bazıları resmen "
kurulmuştu"
RADAR GİBİ MOBİL SİSTEM Tabii olimpiyat sonrası prensip sahibi olup, yüzü kızaran bazı spor yazarları ayıp olur diye eleştirmekten geri durunca işte bu "
onarıcılara da" gün doğdu. Aslında başarısızlıktaki suçluları onarmak yerine reel önerilerde bulunsalardı daha kıymete geçerdi.
Ancak onların görevi bu olmayınca iş yine bize düştü. Bir süreden beri yola giren Türk sporu maalesef olimpiyatlardaki örneklerden de gördüğünüz gibi çıkmaza girmiştir.
Bunun çözüm yolu ise spor teşkilatını kaldırmak değil, yeniden yapılandırmaktan geçer. Teşkilat, zaman zaman dile getirilen "
hantal devlet" ya da "
hareketsiz ağırlık" görüntüsünden kurtarılıp adeta bir
"radar gibi çalışan mobil sisteme" geçmelidir. Bu mobil sistemin bir parçası da özerkleşme çalışmalarıdır. Ancak bizim belirttiğimiz federasyon özerkliği değil, birkaç sene önce ivedi yapılan şimdiki özerklikten çok farklıdır.
Şu an özerk olduğu ifade edilen federasyonlar hem tam özerk değil, hem de alt yapıları tamamlanmadan, acele yapılan ciddi hatalardır. Başarısızlıkta da önemli payları vardır. LAF DEĞİL İŞ ÜRETMEK LAZIM Merkezi Ankara'da bulunan spor teşkilatı vakit kaybetmeksizin,
1- Spor, 2- Tesisler, 3- Gençlik hizmetleri, 4- İdari mali işler branşlarında yeniden yapılanmalıdır. Yeniden yapılanan bu teşkilat bir dönem Türk futbolunda olduğu gibi
Türkiye'nin dört bir yanına dağılarak, mobil sistemde yetenekleri tespit için yetenek avcıları şeklinde çalışmalıdır.
Her branşta yeniden yapılanacak bu
"yetenek avcıları" BESYO mezunlarından ve kendi branşlarında uzman kişilerden kurulmalıdır.
Detaylarını ayrıca açıklayabileceğimiz; 1- İlköğretim Okulları(na Beden Eğitim Öğretmenleri atamak,
2- Fizik performans ve genetik yapılarına göre öğrenciler seçmek,
3- Bunları antropometrik ölçümlerine göre uygun branşlara yönlendirmek,
4- Bu yetenekleri yaş gruplarına göre uzmanlara teslim etmek,
5- Orta dereceli okullardaki Beden Eğitimi ders adedini iki saate çıkarmak,
6- İlköğretim çağında yetişenleri okul takımları halinde belli liselerde toplamak,
7- Üniversitelere hak kazanan yetenekli sporcuları burs karşılığı belli üniversitelerde toplamak
8- Okullardaki bu performansla kulüp takımları arasındaki koordinasyonu kurmak, yeni yapılandırılacak Türk Spor teşkilatının kaçınılmaz adımları olmalıdır.
Türk spor teşkilatının yöneticileri laf üretmek yerine iş üretir durumuna ivedi geçmelidir.Biz önerilerimizi detayları bizde olacak şekilde sunuyoruz. Yapmak ekip işi ancak o ekip bu ekip değil!
Yayın tarihi: 13 Eylül 2008, Cumartesi
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/09/13//bayram.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2008, TURKUVAZ GAZETE DERGİ BASIM A.Ş.