kapat
E-gazete
|
Hava Durumu
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
English
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
6 Eylül 2008, Cumartesi
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Çocuk Kulübü Yazarlar Çizerler
Günaydın Cuma Cumartesi Pazar Emlak
 
24 Saat
24 Saat
Gülüyor, ama gerçekten mutlu mu? Ledger'ın yüzü tıpkı Joker karakterininki gibi, öncelikle bir maskeydi...

Kara Şövalye'nin Karanlık Joker'i

Kaya GENÇ
Giriş Saati : 25.07.2008 19:05
Güncelleme : 25.07.2008 22:46
Ailesi ona Uğultulu Tepeler'in kahramanından esinlenerek Heathcliff Andrew Ledger adını koydu. Kara Şövalye'nin Joker'i Heath Ledger her zaman seyircileri ve eleştirmenleri şaşırttı ve dışlanmış karakterlere takıntılı bir biçimde ilgi duydu. Aynı zamanda bir satranç meraklısıydı ve film yönetmenliğine hazırlanıyordu..
10 yıldan kısa süren Hollywood kariyerinde Heath Ledger etkileyici bir biçimde hem ticari hem de sanatsal filmlerde oynadı, zorlu rollerin üstesinden geldi, tartışmalı yapımlarda yer almaktan hiç çekinmedi. Brokeback Mountain'da canlandırdığı gay kovboy rolüyle de Oscar'a aday gösterildi. Ayrıca I'm Not There'de onu Bob Dylan'ın bir 'dönemi'ni canlandırırken de izledik. Kara Şövalye'nin Joker'i Avustralyalı oyuncu geçtiğimiz ocak ayında Manhattan'daki evinde ölü bulundu. Ve pek çoğumuzun olaya ilk tepkisi, bir yakınımızı kaybettiğimizde olduğu gibi, onun öldüğüne inanmamak oldu. Bu yakışıklı, cüsseli ve sıradışı adam "Öldüğüm vakit kazandığım paraları da yanımda götürecek değilim ya, ama herkes beni yaptığım filmlerle hatırlayacak, eminim bundan," demişti bir defasında. Hakikaten de çok para kazanabileceği action filmlerini hedeflemek yerine Ledger dikkat çekici ve merak uyandırıcı bir biçimde, James Dean ve River Phoenix'in izinden giderek, hep dışlanmış karakterlere ilgi duydu. James Dean bir araba kazasında 24 yaşındayken ölmüştü. River Phoenix, 'speedball' yaptığı (yüksek miktarda kokain ve eroini aynı anda aldığı) bir gün, takıldığı gece kulübünün camından düşerek, 23 yaşında... Ledger ise SoHo'daki evinde komşuları tarafından sabah 2.45'de bilinci kapalı halde bulunduğunda 28 yaşındaydı. Bir saat kadar sonra, 3.36'da doktor öldüğünü açıkladı. Doktorların söylediğine göre ilaçlarını yanlış dozda almıştı. Ledger'ın gerçek adı Heathcliff Andrew Ledger'dı. Bir mühendis ve öğretmenin oğlu olan Ledger'ın ebeveynleri oğullarına çok sevdikleri Emily Bronte'nin Uğultulu Tepeler kitabının karanlık ruhlu kahramanının ismini verdi. İlkgençliğinden itibaren Ledger Avustralya televizyonlarında gösterilen yapımlarda ve filmlerde yer aldı. 1996'da gösterilen Sweat'de bir gay bisikletçiyi, Roar'da Romalılarla savaşan bir İrlandalıyı canlandırdı. Üne kavuştuğu film ise Julia Stiles'la başrolleri paylaştığı 10 Things I Hate About You oldu. William Shakespeare'in bizde Hırçın Kız olarak bilinen The Taming of the Shrew oyununun modernleştirilmiş haliydi bu. Ledger, "hırçın kızı adam eden" ve Franco Zeffirelli'nin çok tanınmış 1967 tarihli uyarlamasında Richard Burton'un canlandırdığı Petruchio rolünü oldukça değiştirmiş, tam bir öküz olan Petruchio'yu gizlediği kırılganlığı ve vicdanı sürekli yüzeye çıkan içine kapalı ve dışlanmış bir liseli gence dönüştürmüştü. Uzun saçları ve her biri ayrı bir Amerikan okul filmi tipini temsil eden iyi ama ezik, güçlü ama kötü, güzel ama aptal karakterler arasındaki dışlanmış duruşuyla, dikkat çekmesi kaçınılmazdı.

UYUMSUZ ÇOCUK
2001 yılında Halle Berry ve Billy Bob Thornton'ın başrollerde olduğu Monster's Ball'da Ledger'ı yine duygusal ve dışlanmış bir karakterde izledik. Sürekli fahişelerle birlikte olan, ırkçı ve oldukça duygusuz gardiyan Thornton'ın oğlunu canlandıran Ledger hapishanede yaşananlara dayanamıyor, hatta bir idam sahnesinden o kadar rahatsız oluyordu ki babasını utanç içinde bırakıyordu. Bu karanlık filmin bir noktasında Ledger, babası ona "Nefret ettim senden, her zaman nefret ettim," dediğinde "Ben seni hep sevdim," diye mırıldandıktan sonra intihar ediyordu. Rol aldığı filmler arasında eleştirmenlerin de seyircilerin de pek hoşlanmadığı Mel Gibson'ın The Patriot'u ve Terry Gilliam'ın The Brothers Grimm'i de vardı. Ayrıca Ortaçağ'da geçen komedi A Knight's Tale ve rol arkadaşı Naomi Watts'la uzun bir ilişki yaşamasına sebep olan Ned Kelly'de rol aldı. The Brothers Grimm'de sonradan çok iyi dost olacakları Matt Damon'la birlikte oynadı: 19. yüzyılın başlarında Almanya'da geçen yapım, Gilliam'la son filmleri olmayacaktı.

GAY KOVBOYLAR
Ledger aynı zamanda satranca düşkündü, 10 yaşında Batı Avustralya küçükler satranç turnuvasını kazanmıştı. Sonraki yıllarda da bu merakı devam etti, Washington Meydanı'ndaki parkta satranç oynarken görüldü. İlk yönetmenlik projesi de satrançla ilgili bir roman olan The Queen's Gambit olacaktı. Olmadı... Wyomingli iki çoban/kovboyu canlandırdıkları Brokeback Mountain'da Jake Gyllenhaal'la perdeye taşıdıkları tutku, etkileyiciydi. Dağlarda geçirdikleri uzun günlerde birbirlerine sığınan ve cinsel bir ihtiyaç gibi başlayıp heteroseksüel evliliklerini bozacak bir aşk olduğu sonradan anlaşılan ilişkilerini Ice Storm'un yönetmeni Ang Lee hem sert hem de incelikli bir biçimde anlatmıştı ve Amerika'da özellikle dindar ve muhafazakâr kesimler Brokeback Mountain'dan nefret etmiş, ülkede "sapkın ilişkileri normal gösteren" filmin yasaklanması için gösteriler düzenlenmişti. Ang Lee'nin (ve bir Asyalının) ilk defa yönetmen Oscar'ını kazandığı 2005 Akademi Ödülleri töreninde oyuncu ve film dalındaki ödüller ise Crash'e gitmişti. Kimilerine göre bunda Ledger'ın bir Avustralya gazetesine şu tartışmalı sözleri söylemesinin etkisi büyüktü: "Film Batı Virginia'da yasaklanacak gibi görünüyor. Bu durum beni doğrusu pek şaşırtmadı. Ne de olsa burada 1980'lere dek gay'leri linç etme adeti devam etmiştir." Naomi Watts'dan sonra Ledger Brokeback Mountain'da eşini canlandıran Michelle Williams'la birlikte olmaya başladı ve 2005 yılında ikilinin bir kızı oldu. Rolling Stone dergisinde Brokeback Mountain hakkındaki yazısında Peter Travers şöyle demişti: "Ledger, karakteri Ennis'in nasıl hareket ettiğini, konuştuğunu ve diğer insanları nasıl dinlediğini bilmekle kalmıyor, onun nasıl nefes aldığını da sanki oyunculuk yapmıyormuş da Ennis kendisiymiş gibi biliyor. Jack'in dolabında asılı duran bir gömlekteki kokuyu içine çekişini seyrederken kayıp bir aşkın ne kadar büyük bir acı verdiğini mükemmel biçimde anlamış oluyoruz." 2007'de Williams'la ilişkileri bittikten sonra Ledger için karanlık günler başladı. Tam bir münzeviye dönüşmüş, geceleri uyuyamaz olmuştu. Eylül ayında yaşanan ayrılığı takip eden aylarda Heath kızına yakın olmak için New York'ta yaşamayı sürdürdü. Sevgili dostu Jake Gyllenhaal ise arkadaşının depresyona girmesinden endişeliydi, yardıma ihtiyacı olduğunu düşünüyordu.

SON FİLMİ
Ledger'ın son filmi Terry Gilliam'la çekimlerine devam ettikleri The Imaginarium of Doctor Parnassus oldu. Ayrıca Winston Churchill'in depresyonu tanımlarken kullandığı "siyah gözlü köpek" lafından hareketle Black Eyed Dog şarkısını yazan İngiliz şarkıcı Nick Drake hakkında bir film çekmeyi de istiyordu. Drake 1974 yılında, antidepresan ilaç zehirlenmesinden ölmüştü. Kara Şövalye'de Joker rolüne hazırlanmak için Heath Ledger bir ay boyunca bir otel odasında, tek başına yaşamış. Bir günlük tutmuş. Buraya Joker'in düşünce ve hislerini not etmiş, bol bol çizgi roman okumuş. Bu süre boyunca Ledger, Joker gibi yürümüş, onun gibi oturup kalkmış, onun gibi hissetmeye çalışmış, sesini değiştirmiş ve telefonları Joker sesiyle açmış. Sonuç? Asitle yanmış, acılarla dolu, çaresiz yüzüne gülen adam makyajı yapan, tıpkı kendine hep dertli karakterlerin maskelerini seçen Heath Ledger gibi, unutulmaz bir kişilik.
Haberin fotoğrafları