Ülkemizde
"Obama seçimi kazanırsa Amerika emperyalizmden vazgeçecek" sanan ahmaklar vardır.
Tıpkı, Clinton kazanınca
"Amerika'da sosyaldemokratlar iktidara geldi" yazmış olan ahmaklar gibi.
Hatta, Barack Obama'nın göbek adı Hüseyin olduğu için
"bize iyi davranacak" diye düşünenler bile görmüştük.
Üstelik bunlar (daha doğrusu Türk basınının irice bir kesimi) işe oldu bitti gözüyle bakıyorlar, sanki Obama seçimi kazanmış gibi ahkâm kesiyorlardı.
Bendeniz de cahil ve aptal olduğumdan
"Hüseyin adında bir zencinin Beyaz Saray'a yerleşmesi ihtimaline" hep kuşkuyla yaklaştım.
Son gelen haberlere göre, Cumhuriyetçi Parti'nin başkan adayı John McCain, anketlerde Demokrat Parti adayı Obama'nın beş puan önüne geçmiş!
Fakat dereyi görmeden paçayı sıvamayalım, seçime daha iki aydan fazla zaman var...
Gene de, bizim yerli Barack'çılar şaşırmış ve üzülmüş durumdalar. Obama ile eski rakibesi Hillary Clinton arasında bir
"al gülüm ver gülüm anlaşmasına" varıldığı, adaylığı kim kazanırsa ötekini de yanına alıp başkan yardımcısı adayı yapacağı sanılıyordu...
Öyle olmadı. Obama, yardımcı adayı olarak kendine Joe Biden adında bir adamı seçti.
Hariciyeciler tanıyorlar, ben tanımıyorum: Biden,
"Rum-Ermeni lobisinin" adamıymış! Yetmişli yıllarda yediğimiz
"silah ambargosunda" da başı çekmiş... Şu ünlü
"tezkerenin" geçmesi için de üşenmemiş kalkmış taa Ankara'ya kadar gelmiş, yani hiç de öyle
"Irak'tan vazgeçelim" havasında değil... Irak'ın bölünmesini isteyenlerin de başında geliyor. Bunun kibarcası da
"gevşek federasyon".
Böylece Obama'nın da ne kadar
"solcu" olduğu anlaşıldı. Nitekim bazı yorumcular
"gerçeklerle karşılaşınca uçmayı bırakır" şeklinde konuşuyorlardı...
Gördüğünüz gibi,
Türkiye'nin uçarı kaçarı yok. Seçimi kim kazanırsa kazansın,
Türkiye, Amerikan
"pençesinden" kolay kolay kurtulamaz.
"Putin geliyor Putin" diye efelenmenin yararı yoktur.
Obama'yı
"tutan" Türk aklıevvellerinin, olası bir Obama yönetiminin baskıları karşısında ne yapacaklarını görmek isterdim doğrusu...
"Arap çocuğu dedik bağrımıza bastık, bize kelek yaptı" düzeyinde ağlayacaklar mıdır?
Yetmişli yıllarda televizyonda bir Köle Isaura vardı, çok sevilmiş dandik bir Brezilya dizisinin
"mendil ıslattıran" kahramanı... Türk milletinin
"bacısı" olmuştu...
Sonra, günün birinde, Isaura'yı oynayan kadın oyuncunun çıplak resimleri yayınlandı...
Türk magazin basını şaşırdı, bocaladı, kızdı köpürdü:
"Bacı dedik, kahpe çıktı!" ...
Umarım dış politikamızı yönlendirenler de yorumlayanlar da bundan daha üst düzeyde bir tepki verirler, uğrayacakları hayal kırıklığına...
Karl Marx der ki,
"tarihte ne olmuşsa, öyle olması gerektiği, başka türlü olamayacağı için öyle olmuştur" ... Bu, gelecek için de geçerlidir. Bizim için de, Kıbrıs konusunda, Ermeni meselesinde, ne olması gerekiyorsa o olacaktır, hiç boşuna dövünmeyiniz.
Meseleleri yok saymak, çürümeye terk etmek ya da çözümü ertelemek politikası elbet gider gider bir duvara toslar. Duvarın üstünde Obama da yazsa, McCain de yazsa fark etmez.
Yayın tarihi: 25 Ağustos 2008, Pazartesi
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/08/25//ardic.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2008, TURKUVAZ GAZETE DERGİ BASIM A.Ş.