Kayıp trilyon davasının,
Türkiye'nin bir ayıbı sonucu doğduğunu yazmıştım. Kimi okur, bu ayıbın ne olduğunu anlayamamış. Elbette
"parti kapatmak" tan söz ediyorum.
"Canım Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi de, Refah Partisi'nin kapatılmasını onayladı" şeklinde bir itirazla karşılaşacağımı biliyorum.
Kimisine göre, parti kapatmak, ayıp sayılmayabilir. Ama ben, daima, partilerin sandıkta halk tarafından kapatılmasını savundum. Zaten, diğeri fayda da sağlamıyor.
Diyelim ki, Refah Partisi'nin kapatılması, adil bir karardı. Ama yararlı oldu mu? Korkulan
"tehlikeyi" bertaraf etti mi?
Refah'tan korkanların, bu defa AK Parti'den korktuklarını görüyorum. Demek, mahkeme kararıyla parti kapatmak çare değil.
Ben, şahsen, Erbakan'ın affını haklı buldum. Zarar tazmin edilince, zaten hapis cezası gerekmezdi. Abdullah Gül'ün de, istemeye istemeye bu kararı verdiğinin farkındayım. Fakat, bakıyorum, etrafta değişik kanaatte olan çok sayıda insan var. Malum çevreden söz ediyorum. Hani şu, Gül denizde yürüse,
"Yüzme bilmiyor" diye kulp takacak vasıfta olanları kastediyorum. Onlar ne sanıyor biliyor musunuz?
"Cumhurbaşkanı, Erbakan'ı affederek, kendi tabanına siyasi mesaj verdi." Şu işe bakın,
Türkiye, kabak gibi ikiye bölünmüş. Birisinin
"ak" dediğine, diğeri
"kara" demekte ısrarlı.
Bugünkü Tüm Yazıları
Türkiye'nin ayıbı: Parti kapatma
Yayın tarihi: 25 Ağustos 2008, Pazartesi
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/08/25//haber,3799E3C4F60241DA9DE709F54B891F9A.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2008, TURKUVAZ GAZETE DERGİ BASIM A.Ş.