kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 24 Ağustos 2008, Pazar
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC

Ekonomi profesöründen taş devri diyeti

SELEN ÇALIK
Yüzde 8'lik yağ oranı ve mükemmel vücuduyla 71 yaşındaki Arthur De Vany görenleri şaşırtıyor. Emekli ekonomi profesörü De Vany, ekonomi ilkelerini kullanarak diyet yapmanın sırlarını keşfetmiş!..
71 yaşındaki Arthur De Vany yaşıtlarından çok, Superman'e benziyor. O, formda kalmayı da mağara adamlarından öğrendi. De Vany, vücudundaki yüzde 8'lik yağ oranı, yüksek iyi kolesterolü ve düşük şekeriyle, kısacası mükemmel sağlığıyla çevresindekileri şaşırtıp yaşıtlarına taş çıkarıyor. Kalp ve damar problemleri yok, golf ve softbol oynuyor, motosikletiyle yolculuklara çıkıyor. Tüm bunları, bir yaşam tarzı haline getirdiği diyetine borçlu. İlk defa 1975 yılında ortaya atılan 'Taş Devri Diyeti', kilo vermek isteyenler için çok etkili. Formülüyse basit: Karbonhidratların günlük beslenme düzeninden çıkarılması. De Vany'nin kendi yorumunu kazandırıp, içeriğinde meyve ve sebzelere daha büyük yer verdiği Taş Devri Diyeti yalnızca zayıflatmıyor. Mağara adamlarının yaşam tarzından, yani insanların tarımdan önce avcılık ve toplayıcılıkla hayatlarını sürdürmeye çalıştığı yıllardan esinlenerek oluşturulan diyet, deneyenleri sağlıklı kılıyor, hatta neredeyse gençleştiriyor. 1984 yılından bu yana kendi perhizini uygulayan De Vany, bunca zamandır yalnızca iki kere rahatsızlandığını ve bu rahatsızlıkların da dışarıda yediklerinden kaynaklanan gıda zehirlenmeleri olduğunu belirtiyor. De Vany'nin üzerinde durduğu bir başka nokta da spor. Spor yapmanın zorunluluğu vurgulansa da, katı bir program uygulanması söz konusu değil. Aksine, De Vany'ye göre egzersizlere gereğinden çok yüklenmenin anlamı yok. Yeterince çalışmadığınızı düşünüp stres yapmak yerine kendinize yüklenmeden keyif alarak spor yapmak bu işin esası.

HER GIDADAN AZAR AZAR
Arthur De Vany, memuriyet unvanını koruyan emekli bir ekonomi profesörü. Elektromanyetik radyasyon spektrumu üzerine yaptığı çalışmalarla Guatemala gibi ülkelerde bir efsane haline gelmiş. Sinema endüstrisi ekonomisi üzerine yazılmış en önemli eserlere de yine o imza atmış. Kariyeri aslında De Vany'nin sağlıklı yaşama bakışını da şekillendiriyor. Çünkü onun yaşam tarzı bir nevi vücut ekonomisine dayalı. De Vany'ye göre sinema alanında olduğu gibi beslenme hakkında da genel kanı gerçeklerle uyuşmuyor. Her iki alanda da genellemeler sonuç vermiyor. Örneğin, yapımcılar filmlerin başarılı olup olmayacağına dair toplantılar yapıp çeşitli iddialar ortaya atsalar da bu konuda kesin bir fikre varamazlar. De Vany'ye göre, çevrilen filmlerin yüzde 95'ini geriye kalan yüzde 5'ten elde edilen kazanç karşılar ve bir filmin başarılı ya da başarısız olacağı önceden bilinemez. İnsan vücudu da böyle karmaşık bir yapıdadır, basit bir denge mantığına oturtulamaz. Diyetisyenler de her tür gıdadan azar azar alınması temeline dayanan dengeli ve düzenli beslenme ile spor kombinasyonunun işe yarayacağını söylerken, tıpkı yapımcılar gibi yanılgı içersindedirler. Kısacası ortalamalara bel bağlamak sanıldığı gibi her zaman takip etmemiz gereken yolu göstermez; istisnalar kaideyi bozabilir de.

KARISI ŞEKERDEN ÖLDÜ
Sunday Times muhabirlerlerinden Bryan Appleyard'a verdiği röportajda Arthur De Vany, diyet ve beslenme düzenleriyle ilgilenmeye başlamasının nedenini de açıklıyor. De Vany'nin ilk eşi Bonnie ve oğulları Brandon'a şeker hastalığı teşhisi konmuş. Konu hakkında bizzat bilgilenmenin doktor tavsiyelerine bilinçsizce uymaktan daha mantıklı olduğuna karar veren Bay De Vany de konuyla ilgili bulabildiğince çok kitap okumuş. Şeker hastalarına yapılan insülin iğnesinin vücuttaki yüksek kan şekeri değerlerini düşürmeye yönelik oluşu, onu ilk aşamada bu değerleri yükselten etkenlerin ne olduğunu aramaya yöneltmiş. Yemek içeriklerini değiştirip vücutta ortaya çıkan değişimleri gözlemlerken, karbonhidrat alımının şekeri inanılmaz etkilediğini fark etmişler. Arthur De Vany'nin ilk eşi, tüm çabalara rağmen, ortaya çıkan bir komplikasyon sebebiyle hayatını yitirmiş. Oğlu ise arada sırada diyetinden sapsa da iyiye gitmiş. Yağ tüketiminin kötü, karbonhidrat tüketimininse sağlıklı olduğunu savunanlar, ilk insanların yaşam biçimlerini teorilerinin kanıtı olarak gösteriyordu. Onların iddialarına bakılacak olursa, bol miktarda et bu devirlerde kolay kolay ele geçmiyordu. Ancak son zamanlarda bu görüşleri değiştiren araştırmalar yapıldı. Sonuçlara göre büyük hayvanların avlanmasıyla ele geçen et miktarı, insanların yaşama alanlarında rastladıkları meyve ve sebzeden fazlaydı. Ancak sonraki çağlarda tarıma dönülmesiyle karbonhidratların tüketimi artmış ve bu durum beslenme düzeninde önemli bir değişikliğe yol açmıştı. Karbonhidratlar ete kıyasla daha az kalorili olsa da vücutta yağ yakılmasını durdurduğundan, yağın damarlarınızda ve karnınızda birikmesine sebep oluyor. Dahası karbonhidratlar vücutta hızla şekere dönüşüyor. Dolayısıyla et ağırlıklı bir beslenme tarzı, aksi düşünülse de insan vücudu için daha yararlı. Tabii ki De Vany'nin dediği gibi meyve-sebze tüketimi ve sporla birleştiğinde.
Haberin fotoğrafları