kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 16 Ağustos 2008, Cumartesi
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC
ERDAL ŞAFAK

Top 500

Dün sadece ÖSS (Öğrenci Seçme Sınavı) yerleştirme sonuçları değil, "Top 500" listesi de resmen açıklandı.
Hani şu, Şanghay Jiao Tong Üniversitesi'nin 2003'ten bu yana her yıl yayınladığı, ABD ve bir ölçüde de İngiltere dışında tüm ülkelerin akademik çevrelerinin merak, heyecan ve stres karışımı duygularla bekledikleri dünyanın en iyi 500 üniversitesi klasmanından söz ediyoruz.
"Top 500"ün 2008 listesinin ilk 10'unda geçmiş yıllara göre hiçbir değişiklik yok. Yine Harvard, Stanford, Berkeley, Cambridge, MIT (Massachusetts Institute of Technologie), CIT (California Institute of Technologie), Columbia, Princeton, Chicago Üniversitesi ve Oxford zirveyi paylaşıyorlar.
Geçen yıl olduğu gibi 2008'de de ilk 500'e Türkiye'den yalnızca İstanbul Üniversitesi girdi. Geçen yıl 472'nci sıradaydı, bu yıl 471'inciliğe yükselme başarısını gösterdi!
Kabul; bu klasman için belirlenen kriterler Türk üniversitelerinin belini büküyor. Çünkü "Eğitimin kalitesi" (Eski mezunları arasından Nobel ve Fields ödülleri kazanmış olanlar), "Öğretim kurumunun kalitesi" (Üniversitenin akademik kadrosundan Nobel ve Fields ödülleri kazananlar), "Bilimsel yayınların hacmi" (2003'ten bu yana bilimsel dergilerde yayınlanan veya atıf yapılan makalelerin sayısı), "Kurumun büyüklüğü" (İlk üç kriterdeki sonuçların toplamının tam gün çalışan akademisyon kadrosuna bölünmesi) gibi, üniversitelerimizin aşık atamayacakları verilere dayanıyor.
Kabul; değerlendirmede yüzde 40 ağırlığa sahip "Bilimsel yayın sayısı" kriterinde yalnızca İngilizce yazılmış makale ve araştırmaların dikkate alınması da üniversitelerimiz ve akademisyenlerimiz için bir engel oluşturuyor. (Çünkü akademik kadrolarımızın yabancı dil performansı pek parlak değil.)
Kabul; bu kriterler büyük, zengin ve köklü üniversitelere yarışta avantaj sağlıyor.

Reformlar için tetikleyici
Ama tüm bu itirazlar ya da mazeretler gerçekleri değiştirmiyor:
- Şanghay Jiao Tong Üniversitesi'nin klasmanı dünya genelinde bir "Referans" oldu.
- Yarattığı etkiler üniversiteler arasında küresel bir rekabeti körükledi. (Listeye giremeyen veya gerileyen kurumlarda "Elektroşok"a yol açtığı söyleniyor!)
- Beyin göçünü, yani klasmana giren, özellikle de iyi bir sıraya yerleşmeyi başaran üniversitelere doğru öğrenci ve öğretim üyesi akınını kamçıladı.
- Fransa başta olmak üzere birçok ülkede "Top 500"de temsilcilerinin sayısını artırmak bir "Ulusal dava" haline geldi. (Çünkü, bir ülkenin ilk 500'deki üniversite sayısı ile siyasalekonomik gücü ve ağırlığı arasında ilişki kurma eğilimi her yıl daha fazla taraftar buluyor.)
- AB'de ise "En stratejik savaş" diye nitelenen "Küresel bilgi yarışı"nda Avrupa'nın gerilemesinin başlıca kanıtı ya da göstergesi kabul edildi. (AB Komisyonu sonbaharda Avrupa üniversitelerinin röntgenini çekmeye başlayacak. Ve farklı kriterlerle yeni bir klasman hazırlığına girişecek.)
Zaten üniversitelerimizin de son dönemde "Bir yılda şu kadar bilimsel makalemiz yayınlandı, şu kadar makalemize atıfta bulunuldu" gibi, "Top 500" kriterlerinden birini başarılarının ya da öğretim kalitelerinin ölçüsü olarak sunmaya başlamaları da, Şanghay Jiao Tong Üniversitesi klasmanını aslında ciddiye aldıklarını gösteriyor.
Bu tür değerlendirmelerin, klasmanların bir yararı daha var. Eğitim ve öğretim sisteminde reforma zorluyor. Çağımız yalnızca bilgi çağı değil. Aynı zamanda acımasız rekabet çağı. Bu rekabette ancak kaliteli yüksek öğretim ve nitelikli üniversiteler ile ayakta kalabilirsiniz. Pek bir işe yaramayan diploma fabrikalarıyla değil.
TÜSİAD'ın geçen hafta -kimbilir kaçıncı kez-hatırlattığı gibi, "Türkiye'de üniversitelerin birbirleriyle ve yurtdışındaki yüksek öğretim kurumlarıyla rekabet edebilmelerine fırsat tanıyan bir sistem olmalı." En kısa zamanda.

Bir an için tüm klasmanları bir yana bırakıp, üniversitelerimizi çok basit bir veriyle değerlendirelim. Örneğin, tüm üniversitelerimizin öğretim üyelerine, "Çocuğunuzu hangi üniversitede okutmak istersiniz" diye soralım. Kaçı kendi üniversitesini işaretler acaba?