Boks hikâyeleri

Sovyetler Birliği'nden antrenör Lavrov getirilip de Türk boksunda "canlanma" başlayınca... Bakan Hasan Celal Güzel, Federasyon Başkanı Caner Doğaneli'ne sormuş:
- Lavrov'un Türkiye'ye maliyeti ne kadar?
- Efendim ayda 2 bin dolar.
- İyi... Ucuzmuş.
- Paranın 1.500'üne Sovyet devleti el koyuyor. Hoca'nın eline 500 dolar geçiyor.
- Yetiyor mu?
- Kampta yatıp kalkıyor. Kampta yiyor. Masrafı sıfır. Ayda 500 dolar da ona kalıyor ki, bu para Sovyetler'de servet. Mutluluktan uçuyor.

Federasyon Başkanı Doğaneli sabah akşam "Sovyet hoca ile birlikte olunca..." Hoca "maç veya kamp için" takımla birlikte "sağa sola gidince..."
"Polis, güvenlik, istihbarat, MİT" gibi konularda "sorunlar başlamış."
Caner Doğaneli dedi ki:
- 3 kişi var ki bize aslanlar gibi sahip çıktı.
- Kimler?
- Bakan H. Celal Güzel, İstanbul Emniyet Müdürü Ünal Erkan, Ankara Emniyet Müdürü Mehmet Ağar.

Ve "son hikâye..."
Türkiye'de ilk kez "minikler boks şampiyonası" düzenlenince...
"İki gazete" manşeti patlatmış. Biri "Katil başkan."
Diğeri "Çocuksuz başkan."

Başkan Doğaneli "huzura" çıkmış.
- Sayın bakan benim iki çocuğum var.
- Tamam da... Bu çocuklar turnuvası neyin nesi?
- Efendim Sovyetler'de boksa 11-12 yaşında başlanıyor. ABD'de çocuklar ligi bile var. Bizde ise lise ve üniversitede bile boks yasak. Bu yasağı kaldırsanız.
Bakan emir vermiş ve boks "liseye, üniversiteye" girmiş.

Caner Doğaneli:
- Bizim ilk "minikler şampiyonasına" katılan küçücük çocuklardan biri kimdi, biliyor musunuz?
- Kimdi?
- Gururumuz, dünya şampiyonumuz Sinan Şamil Sam.