Türkiye'de çok güzel şeyler de oluyor.. Yaşamaya, yaşatmaya değer şeyler.. Hayata hayat, cana can katan şeyler.. Yazılmaya, okunmaya layık şeyler..
Ama biz nedense en karamsar, insanın ruhunu en karartan gazeteleri yapmak için yarışıyoruz, Babı Ali'de.. Bugüne has değil ha.. Gerçi bu günlerde doruklara vardırdık, alayımız kötü haber bülteni gibi çıkmaya başladık ama, ben gazeteciliğe başladığım yıllardan beri böyle bu..
Kötü haberin okunduğu, dolayısıyla kötü haberin sattığı inancı var.. İyi haberleri yazmak, büyütmek, hatta ayıp..
Neden?..
Başarıda en önemli unsur moral değil mi?..
Her gün felaket, her gün felaket.. İnsanda moral kalır mı?.. Yani bu memlekette hiç mi iyi şey yok?..
Var..
Hele de İstanbul harika bir yaz yaşıyor.. Tam bir kültür başkenti olmaya layık bir yaz programı var.. İnsan nereye gideceğini, hangisine yetişeceğini şaşırıyor.
Paris'e, Londra'ya, Viyana'ya indiğimde böyle olurdum.. Kent programına bakıp hangisine gideceğimi şaşırırdım..
Bu yaz İstanbul öyle..
Arena'da harika konserler var.. Açık Havada harika konserler var.. Rumelihisarı'nda harika konserler var.. Sortie'de harika konserler var..
Her cinsten.. Her türden..
İdil Biret de var.. Mustafa Sağyaşar, Adnan Şenses, Selami Şahin'li meydan faslı da..
Ayni gece bir yanda Enbe Orkestrası harikalar yaratıyor.. Öte yanda Fahir Atakoğlu, ziyafet çekiyor..
Süper Star Ajda, Mega Star Tarkan, bana sorarsanız günümüzün en gerçek starı Ferhat Göçer.. Sezen, Sertab.. Enrico Macias var..
Müthiş müzikaller var İstanbul yazında.. Efsane Lüks Hayat.. Unutulmaz Keşanlı Ali Destanı.. Broadway müzikallerinden seçmeler gecesi var ki, kaçmaz, kaçırılmaz..
Her çarşamba, perşembe, cumartesi, Q Jazz Bar'da mesela, Boğaz'ın enfes manzarasının yanında muhteşem bir tenor var, Murat Karahan.. Delikanlı 3 saat söylüyor.. Nasıl söylüyor, neler söylüyor, anlatılmaz.. Gitmek gerek.. Dört defa gittim. 14 defa daha giderim.. Öylesi..
Kimi ister, neyi ararsanız var İstanbul'da.. Yeter ki zamanınız ve paranız uysun..
Bedava olanları da var.. Genç Turkcell'in sponsor oldukları..
Gidemediklerime, kaçırdıklarıma mı üzüleyim.. Gittiklerimi mi anlatayım size..
Fahir Atakoğlu konseri muhteşemdi.. Yani nasıl bir müzik ziyafeti.. Son CD'si İz'in izini sürerek..
Müthiş bir yaylılar gurubu eşliğinde bestelerini çalıyor Fahir.. Nasıl bir keyif, nasıl bir coşku içinde çalıyor.. Yaptığı işten nasıl keyif alıyor.. O zaman siz de coşuyorsunuz..
CD'de eşlik edenler, Sezen dışında konserde de var.. Levent Yüksel bayıldığım bir şarkı söylüyor.. Sır.. Sertab Fahir'le bir komedi şov yapıyor, iki arada, bir derede.. Bir zamanlar bol reklam cıngılları yapmışlar.. Onlarla, yani kendileriyle dalga geçerek.. Asıl şarkıları, İstanbul ve Lal!.. İstanbul'da Sezen'in yorumunu özlediğimi hissediyorum. Lal'de muhteşem Sertab..
Tarkan da bir Sezen şarkısıyla katılıyor, plaktaki gibi.. Alaturka.. Türk popunun gelmiş geçmiş en sevdiğim şarkılarından biri.. Tarkan çok çok iyi.. Ama benim oyum gene Sezen'den yana oluyor.. Bu arada Tarkan'ın çok klas jestinin altını çiziyorum..
Konser bitmiş.. Seyirci coşmuş.. Herkes ayakta.. Fahir, Alaturka bisiyle bitirmek istiyor..
Tarkan şarkıya başlıyor ama bir kuple okuduktan sonra sahneden sessizce ayrılıyor, kuliste okumaya devam ederek.. Fahir'i sahnede tek başına bırakıyor.. Çünkü o gece Fahir'in gecesi.. O yüzlerce insan Fahir'e, onu alkışlamaya gelmişler.. Sahne, rol çalmanın gereği yok.. Bu jesti bugüne dek kaç sanatçı yaptı ki..
Nilüfer'in mikrofonunda mı arıza vardı, bilemem.. Sözlerinin bir tekini bile anlayamadım. Ertesi gün CD'de izledim.. Çok güzel bir şarkı.. Nilüfer de iyi okumuş, plakta..
Ertesi gece Arena'daydım bu defa Ferhat için..
Bu adamı dinlemeye doyamıyorum.. Kimse doyamıyor zaten.. Gene tıklım tıklımdı Arena..
Nessun Dorma söyledi.. Dök Zülfünü Meydana Gel söyledi.. My Way söyledi.. Bana her defasında Kazım Baba'yı hatırlatıp ağlatan Cennet'i söyledi.. Yani müzikte kaç tür varsa, hepsinden söyledi.. Kaç kişi yapar, yapabilir bunu..
Finale gelirken "Yerinizden kalkın.. Öne gelin" dedi.. Sahne önü boş.. Oraya yığıldık.. Bir rock çılgınlığı başladı.. Bizi bir sallamaya başladı, yuvarlanmamıza ramak kalarak.. Yarım saate yakın Ferhat'le birlikte bağıra çağıra söyleyip, dans ettik.. Bittik, bittik.. İmdadımıza, BKM'ci dostumuz Necati Akpınar yetişti.. Bir yerden sipariş etmiş, çorbalar geldi, denizin kenarına dizilmiş masalara.. Ferhat ve tüm dostları yığıldık.. Bir şenlik de orda..
İstanbul'u yaşamak.. Güzel ülkemi güzellikleriyle yaşamak.. Bu güzellikleri hiç yaşayamayanlara da anlatmak..
Benim güzel Türkiyem!..
Bugünkü Tüm Yazıları
Türkiye'min güzelliklerini yaşamak..
Yayın tarihi: 9 Ağustos 2008, Cumartesi
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/08/09//haber,47B80F079FAE44FA93B130B1071E538C.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2008, TURKUVAZ GAZETE DERGİ BASIM A.Ş.