Bu hafta Pazar neşemiz
Yıldırım Tuna'dan.
Tıbbi bir deney için doğup büyüdüğü laboratuvardan ilk kez kaçan tavşan, tel örgüleri aşınca ayağının altındaki çimlere bayılmış, ilk defa gördüğü güneşin batışını hayranlıkla izlerken biraz ileride oynayan kendisi gibi yüzlerce tavşana rastlamış..
"Heyy..!" demiş, "Ben laboratuvardan kaçan bir tavşanım.. Sizler doğadaki gerçek tavşanlarsınız değil mi?.." "Evet.." demiş diğer tavşanlar hep bir ağızdan, "Haydi bize katıl.." Bizimki aralarına hoplamış, birlikte çimleri yemeğe başlamışlar, "Tadı nefis" demiş, "Başka ne yaparsınız?" "Şu ilerideki tarlayı görüyor musun? Orada "Havuç" var.. Biz onları kazar, çıkartır ve yeriz.. "Hemen teklifi kabul etmiş, havucun ballı tadı damağına yayılmış, "Başka ne yaparsınız?" "Şurada marul tarlası var, onları da yeriz.." Marulun nefis tadı unutulmazları arasında yerini almış, bizimki son derece mutlu göbeğini sıvazlarken "Artık bizimle yaşayacaksın değil mi?.." diye sormuş diğerleri..
"Üzgünüm.." demiş tavşan, "Çok güzel saatler yaşadım ama kalmam imkansız.." Şaşkın şaşkın bakmış diğer tavşanlar ve sormuşlar "Neden?.." diye hayretle, "Laboratuvara geri dönmeliyim.." demiş bizim tavşan, "Sigarasızlıktan ölmek üzereyim..!"
Yayın tarihi: 3 Ağustos 2008, Pazar
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/08/03//haber,6D340E38159740BC8E8BD24E593E351A.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2008, TURKUVAZ GAZETE DERGİ BASIM A.Ş.