Bazı yarışmalar çok önemli yeteneklerin ortaya çıkmasını sağlıyor. Şimdiye kadar sunucu ve oyuncu olarak izlediğimiz Melike Öcalan'ın şarkıcı kimliğini de 'Şarkı Söylemek Lazım' yarışmasıyla keşfettik. Sesinin çok güzel olduğu konuşulan ve büyük beğeniyle takip edilen Öcalan kıyafetleriyle ve sahnedeki duruşuyla da beğeni topluyor. Şimdiden albüm teklifleri de almaya başlamış. Öte yandan Öcalan, bir süredir özel hayatıyla da gündemdeydi. Geçtiğimiz aylarda Suat Suna ile olan evliliğini noktalayan Öcalan her şeye rağmen bu sayfayı tamamen kapattığını söylüyor; "Artık önüme bakıyorum" diyor. Yarışmanın ilk bölümünde Haldun Dormen'in müzikal teklif ettiği güzel sunucu geçirdiği mutlu dönemi Cosmopolitan'a anlattı...
ÇOK TEKLİF GELDİ*
'Şarkı Söylemek Lazım' yarışmasına nasıl dahil oldunuz?
Bana televizyonlardaki her türlü yarışmadan hem sunuculuk hem de yarışmacı olmam için çok teklif geldi. Ama hiçbirine sıcak bakmadım. Şarkı söylemeyi çok sevdiğim için bu teklifi kabul ettim. Çocukluğumdan beri şarkı söylüyorum. Dolayısıyla zevkli bir deneyim olacağını düşündüm.
*
Yarışmadan sonra sesinizle ilgili olumlu yazılar çıktı. Bunları okuyunca tepkiniz ne oldu?
Bu kadar ilgiyi ben de beklemiyordum. İnsanın mikrofona şarkı söyleyip kendi sesini duyması başta garip geliyor, hele de böyle ağır bir orkestranın eşliğinde. Sonra gazetelerde 'O gece Melike Öcalan büyüledi' başlıklı yazılar görüyorum.
*
Aslında siz ilgiye alışık olmalısınız...
Zaten çocukluğumdan beri tanınıyorum ama bir gecede sanki 'sahnelerin yeni yıldızı' olmuşum gibi bir durum oldu. Yapıp yapamayacağım şeyleri bilirim; rezil olacağım bir işe de girmem. Yeteneğimin farkındaydım ama bu kadar güzel tepkiler geleceğini bilmiyordum. Sevindim açıkçası. Alışveriş merkezine gidiyorum herkes "Ne kadar güzel sesin varmış" falan diyor. Mutlaka albüm yapmam gerektiğini söylüyorlar. Menajerler, plak şirketleri arıyor. O yüzden şimdi onun mutluluğunu, sarhoşluğunu yaşıyorum.
*
Yarışmadaki çalışma temponuz nasıl?
Müslüm Gürses'le beraber çalışmamıza karar veren kişi Metin Özülkü. Sonuçta düet yapıyoruz ve en uygun sesleri de o seçti. Müslüm Gürses;
Türkiye'nin, Türk halkının çok sevdiği bir ses.
Türkiye'nin gerçeği o. Onu arabesk söylerken de duyabiliyoruz, Teoman'la düet yaparken de. Her türlü şarkıyı kendi tarzında söylüyor. 'Bu şarkıyı hiç böyle hayal edemezdik' diyoruz. Ama o hayal edebiliyor. Tonlarımıza, şarkımıza karar veriliyor. Haftada bir gün prova yapıyoruz, toplamda iki gün çalışıyoruz.
*
Sahneye çıkmadan önce heyecanlanıyor musunuz?
Sahne heyecanı tabii ki oluyor. Yarışmanın ilk günü bilmediğim bir iş olduğu için çok fazla heyecanlandım. Bilinçli biriysen hakim olmadığın bir işi yapmak zor tabii. Ama reaksiyonları da gördükten sonra öyle bir heyecan kalmadı.
*
Siz kamerayı seviyorsunuz ama değil mi?
Bir de ben çok küçük yaştan beri kamera karşısındayım. Metal enerjisini, kamera ışığını çok seviyorum. İşimi yaparken sadece kamera karşısında rahat oluyorum. Günlük hayatta benimle çok alakası olmayan bir ortamdaysam daha çok geri-lebilirim ama kamera karşısında gerilmiyorum. 'Üç, iki, bir, yayındayız' dendiği anda benim için heyecan bitiyor.
*
Sahneye ilk ne zaman çıktınız?
Çok küçük yaşta. 'Kendimi bildim bileli' derler ya, ben kendimi bilmiyordum sahneye çıktığımda. Hakikaten insanların gözü önünde büyüdüm, her aşamamı teker teker biliyorlar. O yüzden de benim için normal hayat; kameraların önü.
PROJE ÇOK ÖNEMLİ
*
Gelecekte yine sabah programı sunmayı düşünüyor musunuz?
Sunuculuk benim hayatımda her zaman olacak. İlk sunuculuğumu 12 yaşında yaptım; küçük yaşta sazı eline alanlardanım. 12 yaşındayken Başak Gürsoy Mankenlik Ajansı'na bağlıydım ama mankenlik yapmak hiçbir zaman istemedim. Mankenlik kötü bir meslek olduğundan değil, ölçülerime puan verilmesini falan istemedim. O zaman da sunuculuğa yönlendirdi Başak Gürsoy beni. Ama tabii yer alacağım proje çok önemli. Bunun yanı sıra, kadın programları da yaptım. Yani formatlar değişebiliyor döneme göre. Yine görüşmelerim var ama sabah mı olur, öğlen mi ya da akşam mı onu bilmiyorum henüz.