Telefonda bıcır bıcır bir ses. Temiz, pürüzsüz, kendinden emin. "Sizin istediğiniz saatte görüşme şansımız yok, çünkü ben Ankara'dayım," dedi. "Eee ne yapacağız o zaman, senin İstanbul'da olduğun üç gün de benim işime yaramaz. Sonra sen Amerika'ya döneceksin." Bekle ki Meltem Ege
Türkiye'ye gelsin... (Burda sessizlik oldu, karşılıklı çözüm arayışı içindeyiz...) En sonunda Meltem'le anlaştık, bu bir tele-röportaj olacak. Yazılar yazılacak, telefonda konuşacağız, fotoğraflar e-mail yoluyla gelecek falan filan... Biraz karışık ama, böyle olacak... Çünkü Meltem Ege'yi her zaman bulmak mümkün değil. Meltem şu anda Berklee College of Music'te caz vokal performans okuyor. Tatil için
Türkiye'de ve hemen dönecek. Kendisi geçen ay Litvanya'da düzenlenen Jazz Voices yarışmasında yine birinci oldu. Yine diyorum çünkü Meltem, Avrupa'da rüzgâr gibi değil, kasırga gibi esiyor. 2007 yılında İstanbul'da düzenlenen Nardis Jazz Club Genç Vokal yarışmasına katılan Meltem, daha sonra Finlandiya'nın Hammellina kentinde 'Lady Summertime' adıyla düzenlenen 12. Jazz Vocal yarışmasında
Türkiye'yi temsil etmişti. Meltem bu yarışmada jürinin oylarıyla birinci, izleyicilerin oylarıyla da 'halkın favorisi' seçilmişti. Meltem o kadar beğenildi ki, yarışma ve konser teklifleri adeta yağmaya başladı. Litvanya'da son olarak katıldığı Jazz Voices yarışması için de o zaman teklif almıştı. İşte bu son yarışmaya katılmak için Boston'dan Litvanya'ya gidip gelmek Meltem için tam bir macera olmuş. İşin bu kısmını bakın Meltem nasıl anlatıyor, bana hak vereceksiniz: "Yarışmaya gidiş ve dönüş yolculuğum gerçekten inanılmazdı. Berklee'deki dersleri daha fazla kaçımak istemediğim için gidiş dönüş biletlerimi yarışma tarihlerine çok yakın şekilde aldım. Litvanya'nın Klaipeda şehrinin havaalanı olmadığı için de Letonya'nın Riga kentine gitmek zorundaydım. Çünkü oradan Kleipeda'ya otobüs bulmamın daha olası olduğunu söylediler. Ama ne yazık ki otobüs saatleri benim yarışmaya yetişmem için uygun değildi. Boston'dan
New York'a, ordan Helsinki'ye ve Riga'ya uçtum. Tam 22 saat aralıksız süren bu uçuşlar sırasında perişan oldum. Ama çıktığım yolun dönüşü yoktu. Otobüsten umut kesince Riga'da araba kiraladım. Bir GPS Navigation aletiyle tek başıma, hiç bilmediğim yollarda Letonya'dan Litvanya'ya altı saat direksiyon salladım. Sonradan dönüp baktığımda aslında yaptığım şeyin ne kadar tehlikeli olduğunu fark ettim."
TÜM YORGUNLUĞA DEĞDİ
Meltem Ege her şeye rağmen bu maceralı yolculuktan inanılmaz keyif almış. Bunun sebebini kendi inatçı kişiliğine bağlıyor: "Bir karar verdiğimde sanırım gözüm başka hiçbir şey görmüyor, sadece hedefe odaklanıyorum. Bu da öyle oldu sanırım. Hava harika manzara mükemmeldi. Pilim bitmek üzereyken yarışmanın yapıldığı Klaipeda şehrine vardım. Ve olanlar oldu ben o kadar yol geldikten sonra o küçüçük şehirde kayboldum. Kapağı bir benzin istasyonuna attım. İngilizce bilen bir kişi bile yoktu. İstasyonda çalışan bir kadınla harita üzerinden tarzanca anlaşıp otelin yolunu buldum. Provaya yarım saat kala valizimi odama atıp çalışmaya koştum. Ertesi iki gün yarışmanın yarı finali ve finali gerçekleşti. Finalin ödül töreninin yapıldığı gece 1.5 saat uyudum ve sabaha karşı 04.30'da başlayıp aynı yolu geri döndüm ve ertesi sabah beni Amerika'ya götürecek uçağa yetiştim. Gittim, geldim, yarıştım ve hepsi toplam beş gün sürdü. Beş gün sonra tekrar Boston'daydım."
DEPREM YARATABİLİRSİNİZ
Genç cazcı yarışmada yaşadıklarını ise şöyle anlatıyor: "Yarışma çok keyifliydi. Heyecan doruktaydı. Yarışmacılar, jüri, seyirciler, patlamaya hazır volkan gibi oluyor herkes ve sahnede doğru enerjiyi yakalarsanız ufak bir deprem bile yaratabiliyorsunuz. Birincilik almak elbette ki çok güzel bir şey fakat aslında benim için en büyük ödül, ülkemi temsil etmek. Önder Focan yarışmada jüri üyelerinden biriydi, ödül töreninden sonra ikimizin de gözleri doldu. Çünkü kendimizi
Türkiye adına Avrupa'ya göğüs germiş gibi hissettik. Önder ve Zuhal Focan'a teşekkür borcum var. Caz müziğini
Türkiye'de yaşatıp yükseltmek için ellerinden geleni yapıyorlar. Her yıl genç müzisyenlere destek olup bu yarışmalara yolluyorlar. 'Bir şey olmaz,' demeyin, karşınızda ben varım. Geçen yıl ve bu yıl benim yaşadıklarım inanılmaz bir gösterge." Telefonda sessimi bile çıkaramadım. Bu ufak-tefek, çıtı-pıtı kızın sesi öyle gür, öyle güvenli çıkıyordu ki, ne diyeyim, son söz olarak "Kızım seninki cazcı cesareti," dedim. Öyle değil mi ama...