Ergenekon iddianamesini okudukça hep aynı düşünce takılıyor zihnime.
- Ya bu iddianamede yazılanlar doğruysa? Bırakın bu iddiaların tamamının doğru olmasını.
- Ya bu yazılanların yarısı doğruysa? Yaşını başını almış, meslek sahibi, toplumda yer edinmiş insanların böylesine bir akıl dışı oyun planının kurucuları ve aktörleri olmasını aklım almak istemiyor.
Shakespeare, benim en sevdiğim yazar. Oyunlarında da, şiirlerinde de insanlığın bütün zaaflarını inanılmaz bir ustalıkla yakalamış. Ama o kadar doğurgan bir yazar ki, onun kahramanlarının tümünü ezberleyip bir yere yerleştirmek çok zor.
Yıllar önce NewYork'taki Barnes And Nobles kitabevinde
"Shakespeare'de Kim Kimdir" (Who Is Who In Shakespeare) başlıklı bir çalışma bulunca çok rahatlamıştım. Artık Hamlet ile Othello'yu veya Shylock ile Malvolio'yu yerli yerine oturtabilecektim.
Hatta sevgili Yaşar Kemal
"İnce Memet"in üçüncü cildini de yazınca,
"Keşke biri çıksa ve 'İnce Memet'te Kim Kimdir' diye bir çalışma yapsa" diye düşünmüştüm.
Evet... Keşke biri çıksa ve
"Ergenekon'da Kim Kimdir" diye bir çalışma yapsa.
Ama bu çalışma
"İddianame"de yazılmayanları da kapsar ve bir çeşit
"Derin Devlet ve Sığ Medya Antolojisi"ne dönüşürse, acaba kaç cilt olması gerekir?
Ya doğru değilseler? Ya bu iddianamede yazılanlar doğru çıkmazsa? Ya kanıtlanamazlarsa?
Soljenitsin'in
"İlk Çember" romanını okuyanlar hatırlar.
Stalin döneminde çoğu mühendis olan siyasi tutuklular, Moskova'daki toplama kampında, telefonlardaki seslerden, konuşanların kimliklerinin anlaşılabileceği bir düzen kurmak için çalıştırılırlar.
Bu romanda asıl anlatılmak istenilen ise
"Rus İnsanı"nın din, tarih, kültür arasındaki açmazlarıdır. Stalin'den hoşlanmazlar ama savaş gelince onun her emrini dinlerler. Romanın kahramanı Nerzhin sonuçta
"İnsan bizim dilimizi konuşan herkes değildir" yargısına varır.
İddianamede yer alan sanıkların aralarındaki telefon konuşmaları kayıtlarını okurken, konuşan şahısların isimlerini unutun.
Nerzhin gibi hissetmez misiniz kendinizi?
Veya Çek yazar Milan Kundera'nın
"Var Olmanın Dayanılmaz Hafifliği" romanını hatırlayın.
Bir yanda Çekoslovakya'nın yaşadığı 1968 Prag Siyasi Baharı ve arkasından gelen Sovyet müdahalesi vardır, bir yanda da Çek insanının kendi özel hayatındaki aşklar, ihanetler, bunalımlar, mutluluklar vardır.
Dayanılmaz hafiflik mi? Komünist rejime muhalefet eden, bu arada eşini aldatan, metresi tarafından da aldatılan ve sonunda kendini İsviçre'de siyasi mülteci olarak bulan operatör doktor Tomas'ın arada kalmışlıklarını hatırlayın.
Aktif siyasetin içinde olmayan, yurt ve dünya sorunları ile ilgilenen, mesleğinin ve ailesinin sorunlarını çözmeye çalışan ortalama bir Türk insanının
"Kapatma davası" ve
"Ergenekon davası" arasındaki sıkışmışlığını ve özel yaşamlardaki bunalımlarını düşünürseniz, siz de Kundera gibi
"Türk Olmanın Dayanılmaz Hafifliği" benzeri bir deneme yapmaz mısınız?
AK Parti iktidarının ülkeye şeriat düzeni getirmek istediğinden kuşku duyan kesimler arasında, acaba
"Şu Ergenekoncular önce bu iktidarı devirselerdi ve sonra yakalansalardı" diye düşünenler var mıdır?
Veya Bodrum plajlarındaki ünlü kadınların üstsüz resimlerini yakalamak için nefes kesen bir yarışma içindeki bazı gazeteler, hukukun ve demokrasinin sabote edilmesinin amaçlandığı durumların çırılçıplak yakalandığı enstantaneler karşısında, neden hiç heyecan duymazlar?
Ya yazılan ve konuşulan her şey doğruysa?
Bir şiir Bu yazıyı Shakespeare'in bir şiirini Can Yücel çevirisinden okuyarak noktalayalım:
"Vazgeçtim bu dünyadan ölüm paklar beni
Değmez bu yangın yeri, avuç açmaya değmez
Değil mi ki yoksullar mutluluktan habersiz
Değil mi ki ayaklar altında insan onuru
O kızoğlan kız erdem dağlara kaldırılmış
Ezilmiş, hor görülmüş emeği, göz nuru
Ödlekler geçmiş başa, derken mertlik bozulmuş
Değil mi ki korkudan dili bağlı sanatın
Değil mi ki çılgınlık sahip çıkmış düzene
Doğruya doğru derken eğriye adın çıkmış
Değil mi ki kötüler kadı olmuş Yemen'e
Vazgeçtim bu dünyadan, dünyamdan geçtim ama
Seni yalnız komak var ya o koyuyor adama"
Yayın tarihi: 28 Temmuz 2008, Pazartesi
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/07/28//haber,7A27A7F1765046AC80804BF73DF12337.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2008, TURKUVAZ GAZETE DERGİ BASIM A.Ş.