AK Parti hakkındaki kapatma istemli davada kritik haftaya girildi. Herkesin gözü kulağı Anayasa Mahkemesi'nde... Aslında
Türkiye,
"çok boyutlu restorasyon" dönemini yaşıyor.
Başbakan Tayyip Erdoğan'ın işaret ettiği "restorasyon" özellikle
ekonomi alanında iki programın hazırlıkları ile eş zamanlı yürütülüyor.
Başbakan Yardımcısı Nazım Ekren'in koordine ettiği bu çalışmalarda bir yandan
"mikro reform ağırlıklı yeni ekonomik program" diğer yandan
"küresel yatırımcıya da sunulacak bölgesel kalkınma hamlesi" şekilleniyor.
Nitekim, siyasi istikrarla desteklenen huzur ve güven ortamının izleri Ekren'le gittiğimiz tüm şehirlerde küçük çaplı özel sektör yatırımlarında kendisini gösteriyor. Ancak son 6 aydır bu yatırımların hemen hepsinde frene basılmış durumda. Belki de bu yüzden
Sanayi Bakanı Zafer Çağlayan'ın geliştirdiği
"sanayi envanteri ve yenilenen teşvik önlemleri" daha fazla anlam kazanıyor. Zira bölgesel ve sektörel teşvikler Anadolu'da yarım kalmış yatırımların tamamlanmasını sağlayabileceği gibi yabancıların da dikkatini çekebilecek nitelikte. Öyleki
ekonomi, "hızlı büyüme ve etkili özelleştirme" sürecini yaşarken "bankacılık, perakende sektörü ve gayrimenkule" ciddi yatırım yapan küresel sermayeye cazip gelecek yeni başarı öyküleri bu kez Anadolu'nun ücra köşelerinde yazılıyor. Çünkü,
Güneydoğu Anadolu, Konya, Doğu Karadeniz ve Doğu Anadolu için hazırlanan planlar, bakir ve ucuz yatırım olanakları ile yüksek getiri vadediyor.
Ekonomik restorasyonun ilk ayağını oluşturan bölgesel gelişme stratejileri,
"enflasyon-büyümeistihdam" açmazında anahtar rolü üstlenmeye de aday.
Zira bu bölgelerdeki sulama ve enerji projeleri hızla tamamlandığında hem tarımsal üretimin artması hem ucuz elektrik üretilmesi mümkün olacak hem de işsizliğin yoğun olduğu teröre açık bazı illerde kayıp gençliğin kazanılması şansı doğacak.
Bilkent modeli Bölgesel dönüşümün belki de en önemli yanı, zincirin en zayıf halkasını hedef alması.
"Eğitim." Maliye Müsteşarı Hasan Basri Aktan'ın dikkat çektiği bir örneği burada paylaşmamız gerekiyor...
Bilkent Üniversitesi, zeki, yetenekli ancak mali durumu yetersiz ailelerin çocuklarını özel seçme sınavı ile aldığı bir kolej kurdu. Erzurum'daki bu kolejin finansmanı, Bilkent'in Ankara'daki üniversitesinden sağlanıyor. Devlet küçük bir özveride bulunuyor. Bilkent öğretim üyeleri adına ödenmesi gereken Gelir Vergisi'ni almaktan vazgeçiyor. Bu vergiler bir Fon'da toplanıyor. Böylece, gelişmiş yörelerde çalışan öğretim elemanlarının maaşlarından kesilen vergilerle gelişmekte olan yörelerdeki kolejde binlerce çocuk burslu okutulabiliyor. TOBB ETÜ ve Bahçeşehir üniversiteleri bunu yaygınlaştırmayı düşünüyor.
Ekonomiye yeni çıpa Kuşkusuz, bölgesel kalkınma planlarının üzerine bina edileceği sağlam temel gerekiyor. Çerçeve ekonomik program için IMF'nin ağustosun ikinci yarısında açıklayacağı
"Durum Raporu" bekleniyor. Ancak bugünden, yeni ekonomik programın çapası da netleşti. IMF'nin ısrarla istediği
"mali kural" ın dayanakları belirlendi. Buna göre mali kural,
"faiz dışı fazla, bütçe açığı ve borç stokunun GSYİH'ya oranı" esas alınarak karma bir göstergeye bağlanacak. Ayrıca işin kamu tarafına özel sektör de eklenecek. Yani programın uygulamasında Türk iş dünyası daha baskın karakterde görülecek. Sac ayağı,
"olgun özel sektör, etkin işleyen bürokrasi, şeffaf piyasa ekonomisi" şeklinde kurgulanacak. Bu tabloda
"Ekonomik Güvenlik ve Ekonomik Savunma" ilkeleri de gözetilecek.
Yayın tarihi: 28 Temmuz 2008, Pazartesi
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/07/28//muderrisoglu.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2008, TURKUVAZ GAZETE DERGİ BASIM A.Ş.