Türk şaraplarının yıllanmaya uygun olmadığı söylenir. Geçtiğimiz ay yapılan bir tadımda iki büyük Türk şarap üreticisinin 1940'lardan 2000'lere uzanan zaman diliminde yaptıkları şaraplar tadıldı. Bunların önemli bölümünün web sitelerinden satılmaya başlandığı müjdelendi..
Türk şarapçılığında çok önemli bir etkinlik gerçekleşti geçtiğimiz ay. İstanbul Hilton Oteli'nde Gusto Şarap Kulübü tarafından düzenlenen bir tadımda, ilk kez çok sayıda yıllanmış Türk şarabı değerlendirildi ve 1940'lardan 2000'lere uzanan bir zaman yolculuğunda şarabımızın nasıl yıllanabildiği gözlendi. Şarap yıllandıkça daha iyi olur diye yanlış bir inanç var. Her şarap yıllandıkça değişikliğe uğruyor ama bazıları olumlu değişiyor, büyük çoğunluğu ise ilk halindeki olumlu niteliklerini kısa sürede yitiriyor. Zira baştan kalitesiz bir şarabın zaman içinde daha kaliteli hale gelmesi olanaksız. 'İyi' şarapların da değişik yaşam evreleri var; gençlik dönemini yaşıyor, olgunluk çağının ardından yaşlanıyorlar. Bizde üreticiler yeni rekolteye yer açma çabasında olduklarından ve şarapları içilebilir düzeye gelir gelmez hemen şişelenip satışa sunulduğundan, genellikle onları yıllandırıp satmak gibi bir alışkanlıkları yok. Dolayısıyla şarap meraklılarının iyi bir Türk şarabının son 10 yıllık rekoltelerini satın alabilmesi yakın zamana dek olanaksızdı.
HOŞ BİR SÜRPRİZ
Bir süredir yıllanmış Türk şarapları da yavaş yavaş tüketicinin beğenisine sunulmaya başlandı. Doluca, kendi kavında yıllandırdığı şarapları geçtiğimiz haftalarda web sitesi aracılığıyla satışa sundu. Artık Doluca Kav'lar, Sarafin'ler, uygun fiyatlarla satın alınabiliyor. Kavaklıdere ise zaten bir süredir bu tür yıllandırılmış şaraplarını web sitesinden satmakta, eski rekolte Selection'ları bazı seçme marketlere de vermekteydi. Hatta bazı restoranlar eski rekolte Türk şaraplarını listesine almaya başlamışlardı. Hilton'daki Gusto Şarap Kulübü'nün Yıllanmış Şaraplar tadımı işte böyle bir ortamda gerçekleşti. Bu tadımın çok önemli bir yeniliği de, Doluca ve Kavaklıdere gibi birbirine rakip en büyük iki şarap firmasının sahipleri Ahmet Kutman ve Ali Başman'ın birlikte, şaraplarını uzman bir topluluğun beğenisine sunmalarıydı. Tadımın bir de onur konuğu vardı; Türk şarapçılığının yaşayan efsanesi, 99 yaşındaki önolog Lütfi Hızel... Lütfi Bey, Çarlık Rusyası'nda, Gürcistan'da doğmuş. Devrim'den sonra Leningrad Üniversitesi'nin kimya bölümünü bitirmiş, Gürcüler üzerindeki baskılar yoğunlaşınca da, ailesiyle birlikte
Türkiye'ye göçmüş. 1947'de Tekel'e giren ve çeşitli kuruluşlarda şarapçılığa 50 yıla yakın hizmet eden Hızel, bugün ileri yaşına rağmen her gün birkaç kadeh şarabı zevkle yudumluyor ve şarapla ilgili coşkusunu sürdürüyor. Bu tadımdan birkaç gün önce
Gusto dergisi Genel Yayın Müdürü Mehmet Yalçın ile birlikte Doluca'da firma yöneticileriyle yeni satışa sunulanlar yıllanmış şarapların tadımını yapmıştık. Burada beyazlar içinde en iyi gelişenlerin Narince üzümünden yapılma Kav Beyaz'ların 2002 ve 2003 rekolteleri ile Sarafin'in 2004 Chardonnay'si olduğunu saptadık. Sek olarak işlenmiş bir Narince şarabının beş-altı yıl sonra da gelişmesini sürdürmesi hoş bir sürprizdi.
Yayın tarihi: 27 Temmuz 2008, Pazar
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/07/27/pz/haber,5579843179B6408096E25155955BBEA2.html
Tüm hakları saklıdır.