- Hep telefonlarla geçmiş...
- M.A: Görüşemedik. Bir gün sonra yine aradım. "Yanlış anlayacaksın ama Birand, ABD'ye gidiyor. Benim de gitmemi istiyor. Biletim ayarlanmış, gidiyorum," dedim. Başbakan'ın Bush'la görüşmesi...
- K.Y: 1 Kasım akşamı aradım. "Biri var mı hayatında?" "Yok," dedi. "O zaman seninle konuşmak istiyorum," dedim, "Yüz yüze konuşmak isterdim ama birkaç ay sonra keşke yapsaydım demek istemiyorum." Cevabı, "Âşık olmadan birlikte olamam," oldu. "Aşk zamanla olur, birbirini tanıyarak olur," dedim.
- M.A: "Beğenebilirsin, hoşlanabilirsin ama aşk olmaz," dedim.
- K.Y: "Yürümez, İzmir'desin ben İstanbul'dayım," dedi. Ona "Bu bir teklif değil. Senden iki şey istiyorum. Yarın ABD'ye gidiyorsun, yol çok uzun, beni düşün. İkincisi bırak ben seni tanıyayım, sen de beni tanı," dedim.
- M.A: Bir anda ayağım frene bastı. Dinledim, "Güzel söylüyorsun ama bu olmaz," dedim. İş stresimi kaldıracak bir erkek tanımıyorum. Kemal'e âşık değildim. Ama bir anda hayatınızda böyle bir şey oluyor. Kaliteli bir ilgi. İlginin kalitesizi taciz oluyor. Bir erkeğin ilgi gösterdiği 100 bininci kadınsam, bu ilginin benim için hiçbir önemi yok. İlginin kaliteli ve özel olanını görmeliyim ki o adam için özel olduğumu hissedeyim ve âşık olabileyim. Kemal'de bunu hissettim. Amerika'dan mail yolluyorum, hemen cevap geliyor. Her gün beni izliyor, bana mesaj atıyor. Yayına çıkarken ister istemez Kemal'i düşünüyorum. Yine de şüphecisiniz, böyle bir tecrübeniz yok. ABD'den döndükten sonraki hafta sonu Kemal İstanbul'a geldi. 28 yaşımdayım ve önyargılıyım. İstanbul'da tek başına yaşayan ve medyada çalışan kadın olmak zor.
Yayın tarihi: 19 Temmuz 2008, Cumartesi
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/07/19/ct/haber,A364027A74414DC8A29A348DAAE39B02.html
Tüm hakları saklıdır.