kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 19 Temmuz 2008, Cumartesi
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC
İzmir’de bir araya gelen minik basketbolcular sportmenlikleriyle de büyüklere örnek oldu.

Bin minik basketbolcu

Müjgân HALİS
12.07.2008
İzmir'de yapılan 6. Ülker Minikler Şenliği'ne bu yıl 50 erkek, 18 bayan basketbol takımından gelen bin minik basketbolcu katıldı. Rekabetin geri planda bırakıldığı şenliğin amacı, farklı kentlerden gelen çocuklar arasında iletişim kurup basketbolu sevdirmek..
Birinin adı Şehriban, diğerininki Minel. İkisi de 12 yaşında ve Diyarbakır'da yaşıyor. Ama onları bir araya getiren ve aynı karede poz vermelerini sağlayan nokta yaşadıkları kentten öte bir şey: Basketbol. Giresunlu asker bir babanın kızı Minel ve Diyarbakırlı bir boyacının kızı Şehriban'la İzmir'deki 6. Ülker Minikler Şenliği'nde karşılaştık. Yaşadıkları kentte biri güvenlikli asker lojmanlarında otururken, diğeri Diyarbakır'ın en yoksullarının bir araya geldiği İskanevler'de bir gecekonduda yaşıyor ve onlar sadece birkaç aydır tanışmalarına rağmen, aynı takımda basketbol aşkı uğruna ter döküyor. Babalarının belki hiçbir zaman başaramayacağı bir olayı, bu iki küçük kızın başarmalarının nedeni ise önyargılara geçit vermeyen bir aşka düşmeleri, basketbolu keşfetmeleri... Belki onlar İzmir'de bir araya gelen bin çocuğun içinde aynı kentte yaşayıp, ayrı dünyalardan olmalarına rağmen aynı amaca kilitlenen en belirgin örneklerdi, ama içlerinden birçoğu henüz küçücük yaşlarına rağmen sporun barış ve dostluk demek olduğunu anlamıştı. Şehit Mahmut Tümer İlköğretim Okulu'nda okuyan Minel Aydın, beş yıldır Diyarbakır'da yaşıyor ve üç yıldır da basketbol oynuyor. Basketbola başladıktan sonra fiziksel olarak geliştiğini, takım ruhunu keşfettiğini ve birçok arkadaş edindiğini anlatıyor. Bir yandan sınıf birincisi olarak okuldaki derslerinde engel tanımazken, diğer yandan da haftada beş gün basketbol antrenmanları yapmaktan geri durmuyor. Büyüdüğünde avukat olmak istiyor ama basketboldan kopmayı da hiç düşünmüyor.

ŞEHRİBAN'IN BİR AMACI VAR
Takım arkadaşı Şehriban Balta da onun gibi avukat olmak istiyor ama onun bu hayalinin en önemli nedeni, ailesini yoksulluktan kurtarmak. Sekiz kardeşin altıncısı Şehriban. Beşinci sınıfta tanıştığı basketbol için, öğretmeninin gidip ailesinden izin alması gerekmiş, izni kopardıktan sonra da kısa bir zamanda Diyarbakır Gençlerbirliği takımının değişmez oyun kurucularından biri olmuş. İki odalı gecekondularına gitmeden önce her gün okul bahçesinde yaptığı basketbol antrenmanları sayesinde yeni kentler görmenin, yeni arkadaşlar edinmenin onu çok mutlu ettiğini anlatıyor. Ailesinin kendisiyle gurur duyduğunu ve küçük kardeşi Ezgin'in de basketbola merak sardığını anlatırken, mutluluğunu gizlemiyor. Evlerindeki uydu antenden bazen NBA liglerini izlediğini ama anten bozulduğu için artık bundan mahrum kaldığını anlatırken, "Ailem istediğim her şeyi alamıyor," diyor. Türkiye Basketbol Federasyonu'nun düzenlediği ve 2-6 Temmuz arasında İzmir'de yapılan 6. Ülker Minikler Şenliği'nde maç aralarında konuştuğumuz çocuklardan sadece ikisi Minel ve Şehriban. Şenliğe katılmaktan o kadar mutlular ki sorularımızı bir nefeste cevaplıyorlar. Çünkü ikisi de salondaki etkinlikleri kaçırmak istemiyor. Koçları Enver Alkaya da aynı memnuniyeti paylaşarak, "Keşke altı ayda bir böyle etkinlikler düzenlense," diyor. 25 yıldır basketbolun içinde olan Alkaya da bir asker ve dört yıldır Diyarbakır'da basketbola gönül veren çocukları eğitiyor. Takımının Diyarbakır'da hiç yenilmeden şampiyon olduğunu anlatırken, Güneydoğu'da kendilerini yenecek bir takımın olamayacağını söyleyecek kadar da iddialı. Çocukların basketbolla beraber sosyal hayatlarının da geliştiğini, bu tür şenliklerin ise kişisel gelişimlerine ve özgüvenlerine çok şey kattığını belirtiyor.

ÇOCUKLARI KAYNAŞTIRIYOR
Afyon Çimentospor'un koçu Kayhan Demirören de şenliklerin çocuklara faydası konusunda aynı görüşte. Rekabetin olmamasının çocuklar için daha iyi olduğunu savunan Demirören, öğrencilerinin diğer kentlerdeki çocuklarla kaynaşmasını da çok yararlı buluyor. Daha önce Eskişehir ve Ankara'daki şenliklere de katıldıklarını anlatan Demirören, İzmir'e 1996 doğumlu öğrencilerini getirmiş. Çocukların basketbolu sevmelerinin önemli olduğunu ve sevdikten sonra vazgeçemediklerini söylüyor. Afyon'dan gelen Kübra Beşiktaş (12) daha önce Ankara'daki şenliğe de katılmış. Beş buçuk yıldır basketbol oynayan Kübra, küçükken basketbol maçları izlediğini ama basketbolcu olacağını hiç düşünmediğini anlatıyor. Şimdi haftada üç gün antrenman yaparak basketbolu bir yaşam biçimi haline getirmiş.

REKABET OLMALI
Şenliğin en iyi üç oyuncusundan biri olarak gösterilen ve Türkiye şampiyonalarına katılacak kadar iyi bir basketbolcu olan Ebru Koçak (12) basketbola faydalı bir spor olduğunu düşündüğü için başlamış. Mersin TED oyuncusu olan Ebru, gelecekte basketbolu sürdürmek ve Fenerbahçe'de oynamak istiyor. Ancak belki de iddialı olduğu için arkadaşlarından farklı olarak şenlikte rekabet olmamasının eksiklik olduğunu söylemeden de edemiyor. Buna rağmen birçok arkadaş edinmesi ise ona göre şenliğin en iyi yönlerinden biri. Kütahya Termikspor koçu Aynur Kalan, 24 yıldır basketbol sporunun içinde ve 15 yıl aktif spor yaptıktan sonra eğitmenliğe geçmiş. Daha önce Bolu'da bayan takımını çalıştırmış, depremden sonra taşındığı Kütahya'da erkek takımını çalıştırıyor. Ülker'in düzenlediği bütün şenliklere öğrencileriyle birlikte katılan Kalan, basketbolun çocuklara çok şey kazandırdığı görüşünde: "Sosyalliği, aktifliği, kardeşliği, sevgiyi, saygıyı öğreniyorlar." Kalan'ın öğrencilerinden Ahmet Can Öngen (12) ve Hidayet Semih Çakır (12) ikisi de takımın oyun kurucularından. En güzel sporun basketbol olduğunu söyleyen Ahmet Can, boyunun uzamasını sağlayan basketboldan vazgeçmeyeceğini söylüyor. Adaşı olduğu için Hidayet Çakır fanatiği olan küçük Hidayet Semih ise iki yıldır basketbolla aşina ve boyunun uzamasını sabırla bekliyor.
Haberin fotoğrafları