Sinema yazarları sadece sinema üzerine yazı yazıyor sanıyorsanız yanılıyorsunuz. Onlar edebiyatla da içli dışlı aslında. SİYAD üyesi Banu Bozdemir ve Murat Erşahin şimdilerde öyküleriyle okurlarını selamlıyorlar. Roman ve öyküleriyle tanınan Rıza Kıraç ise ilk sinema kitabını çıkardı..
Sinema yazarları sadece sinemayla ilgilenir ve sinema üzerine yazarlar gibi bir algı var memlekette. Belki de bu yüzden onlar, edebiyat eseriyle okur karşısına çıktığı vakit, yadırganıyor. Oysa, bu algı yanılmasından kurtulup, kitapçı raflarına daha dikkatli bakıldığı vakit sinema yazarlarının üretkenliği ortaya çıkıyor. Malum sinema yazarlarının duayeni Atilla Dorsay'ın, sinema kitapları dışında gezi, müzik kitapları mevcut. Mehmet Açar, Uygar Şirin, Rıza Kıraç, Fatih Özgüven roman ve öyküleriyle zaman zaman okur karşısına çıkan sinema yazarları. Yazı serüvenini sinemayla sınırlamayan sinema yazarları kervanına Banu Bozdemir ile Murat Erşahin de katıldı. Bozdemir'in çevre sorunlarını işleyen
Çevremi Seviyorum (Beyaz Balina Yayınları) başlıklı beş kitaplık çocuk öyküleri, Murat Erşahin'in ise
Adam Mutsuz ve Orta Yaşlıydı (hayalet Kitap) başlığı altında topladığı, sinema kokan öyküleri yayımlandı. Daha önce öykü ve romanlar yazan Rıza Kıraç ise farklı olarak, Türk sinemasındaki film üretim biçimlerinden yönetmenlerdeki politik, ideolojik, estetik farklılaşmaları ele aldığı ilk sinema kitabı
Film İcabı'nı (De Ki Yayınları) çıkardı. SİYAD üyesi Bozdemir, Erşahin ve Kıraç'la konuşup, sinemayla bu kadar içli dışlı olurken iş hikaye anlatmaya gelince işler nasıl farklılaşıyor öğrenelim istedik ve onların kılavuzluğunda yazın serüvenlerinin koridorlarında dolaştık.
- Sinema yazarları edebiyatla ilgili bir eser ortaya koyduğu vakit genelde yadırganır. Sizce bu bir önyargı mı?
- Murat Erşahin: Önyargı tabii. Galiba edebiyatı da sinema kadar sevebileceğimiz pek düşünülmüyor. Bende at başı gidiyor edebiyat sevgisiyle sinema sevgisi. Annem ve teyzem
Türkiye İşçi Partisi'nin avukatlarıydı ve geniş bir arkadaş çevreleri vardı. Kapı çalardı Ruhi Su, Mina Urgan gelirdi. Behice Boran gelir, bir hafta bizde kalırdı. Edebiyatçılar, sinemacılar evimizden eksik olmazdı. Ben o küçük yaşta bu eve gelen giden insanlardan çok etkilendim. Hiç unutmuyorum, o çocuk yaşta yazdıklarımı Mina Urgan okumuş ve çok beğenmişti. Yani edebiyatı da sevdim, sinemayı da. İşte 80'li yılların sonlarında o çocuklukta yazdığım metinleri kurcalamaya başladım ve ortaya bu öyküler çıktı. Bir dosya olarak çekmecemde duruyordu. Sonra yazar Firuzan bu öykülerin yayınlanması için beni cesaretlendi. Biraz zorlu oldu ama sonunda yayımlandı. Bu öykülerin ucundan, kıyısından, ortasından çocukluğum gibi sinema da dahil oldu.
- Banu Bozdemir: Sinemayla ilgilenmenin ötesinde, üzerine yazı yazmanız için birçok alanla da ilişki kurmanız gerekiyor. Edebiyat bunlardan biri. Açıkçası çocuk kitapları yazmam için yayıncı bir arkadaşım beni teşvik etti. Bu sayede
Küçük Sinemacılar ve
Benim Trafik Kitabım adlı iki kitap yazmıştım. Sonra bu tür tematik kitaplara devam etmek istedim. Malum çevre konusu da artık hayatımızda önemli bir yer işgal ediyor. Bir küresel iklim sorunuyla karşı karşıyayız. Ama biz büyükler bile bu konuda yeterince bilinçli değiliz. Ağaç yaşken eğilir diye düşünerek çocuklara bu gerçeği anlatmaya çalıştım. Biz çocukken çevre bizim bir arkadaşımız gibiydi. Ama artık öyle değil. Sokakta oyun oynamak diye bir olay kalmadı. Çevreyi pek tanımıyorlar ve tanımadıkları bir şeye de sahip çıkamıyorlar.
- Rıza Kıraç hep edebiyat kitapları yazardı, ama bu sefer sinema kitabı çıkardınız. 'Edebiyata biraz ara vereyim' gibi bir durum mu ortaya çıktı?
- Rıza Kıraç: Film İcabı, daha önceden yazdığım sinema üzerine kapsamlı yazıların yeniden gözden geçirilip, yazılmasıyla oluşmuş bir kitap. Yazdığım metinler, sinemaya politik bakan, sinemayı ideolojilerle ilişkilendiren,
Türkiye'deki yönetmenlerdeki değişimi, dönemsel farklılıkları yansıtmaya çalışan yazılardı. Onlar dergilerde kalıyor. Eğer oralarda kalsaydı yazık olurdu. Bir bütünlüğü olduğunu düşündüğüm için de kitap haline getirmek istedim. Ama benim edebiyata ara verme gibi bir durumum yok. Her zaman hazırda bekleyen, üzerinde çalıştığım sinema dosyalarım ve her zaman anlatacak hikayelerim var.