kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 17 Temmuz 2008, Perşembe
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC
ERDAL ŞAFAK

Seçenek üretmek

Dışişleri Bakanı Ali Babacan başkanlığında Ankara'da toplanan Türkiye'nin tüm büyükelçileri, bölgemizde ve dünyada kısa ve orta vadede gözlenebilecek gelişmeler üstüne beyin fırtınası estiriyorlar.
Tabii bu olası gelişmeleri göğüslemek ve yanıtlamak için seçenekli stratejiler üretmek için de kafa yoruyorlar.
Hiç de kolay bir iş değil. Hele Türkiye gibi uğursuz "Medeniyetler Çatışması" tezinde de, onun panzehiri "Medeniyetler İttifakı" projesinde de dünyanın kaderinin belirleneceği coğrafyanın merkezinde gösterilen bir ülkede hiç değil.
Bununla birlikte, Büyükelçiler Konferansı gündeminin ilk sırasına ABD'deki başkanlık seçimlerinin Türkiye'ye ve bölgeye kaçınılmaz etkilerinin yazılmasını son derece isabetli bir tercih olarak görüyoruz. Çünkü sadece kısa değil, orta, hatta uzun vadede bölgenin istikrarı veya istikrarsızlığı çok büyük ölçüde ABD'nin önümüzdeki Kasım'da seçeceği Başkan'ın politikalarına bağlı olacak.
Örneğin Irak konusunda, Demokrat Parti'nin adayı Barak Obama ayda biriki tugay çekme takvimini hemen uygulamaya koyacağını ve 16 ay sonra Irak'ta hiç Amerikan askeri bırakmayacağını taahhüt ediyor.
Cumhuriyetçi Parti'nin adayı John McCain ise Irak'tan tek asker çekmeyeceğini, tam aksine bu ülkedeki Amerikan varlığını güçlendirmeyi ve süreklileştirmeyi hedefleyeceğini söylüyor. McCain o kadar şahin ki bu konuda, küçük oğlu, 17 yaşındaki Jimmy'yi "Savaşla tanışması için" deniz piyadesi olarak Irak'a gönderdi.
Obama seçilirse, 16 ay sonra Irak'ın istikrarı sadece bölge ülkelerine emanet edilecek. McCain seçilirse ABD'nin askeri varlığının kalıcılaşmasının yol açacağı riskleri göğüslemek de yine bölge ülkelerine düşecek.
Bu koşullarda nasıl politika üreteceksiniz? Cevap: Başbakanlık Başdanışmanı Büyükelçi Prof. Dr. Ahmet Davutoğlu'nun ifadesiyle, "Kendi test tüpü içinde yaşama"nın ürettiği ikilemi aşarak.

İran'da neler oluyor?
İran konusunda parametreler sinyaller ve daha da karışık. Birkaç somut veriye dayanarak son tabloyu çizmeye çalışalım.
ABD'nin Füze Savunma Sistemleri'nden sorumlu Korgeneral Henry Obering, İran'ın 79 yıla kadar ABD'yi vurabilecek uzun menzilli balistik füzelere sahip olacağını açıkladı. Peki, İran bu füzelere sahip olursa ABD' yi vurmaya kalkar mı? Böyle bir şey için İran'ı Saddam'dan, Hitler'den daha çılgın, Neron'dan daha deli liderlerin yönettiğini veya yöneteceğini düşünmek gerekir. 5 bin yıllık uygarlığa, 3 bin yıllık devlet geleneğine sahip olan bir ülkede böyle deli ya da çılgın yöneticilerin işbaşına gelmesine, kazara gelse bile aklına estiğini yapmasına izin verilebilir mi?
Bu saptama ışığında bir adım daha atalım: İran, ABD'yi vurmak çılgınlığına kalkışamayacağına göre, uzun menzilli balistik füzeleri neden üretmeye çalışıyor? ABD'nin Avrupa'da kurmaya uğraştığı "Füze kalkanı" projesine gerekçe yaratmak için olabilir mi? Yani ABDİran danışıklı dövüşünün senaryosu mu yazılıyor?
Cevap için -açık istihbarata dayalı- iki ipucu:
1- Ankara'ya da yolu sık düşen ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Williams Burns, Cumartesi günü Cenevre'de İran'ın nükleer sorunlar müzakerecisi Said Celili ile bir araya gelecek. ABD'nin İran'la diplomatik ilişkilerini kestiği 1980'den bu yana bir ilk.
2- İtalyan "La Repubblica" gazetesinde 17 yıl İran'ın dış politikasını yöneten, şimdi de dini lider Ayetullah Hameney'in diplomasi danışmanlığını yürüten Ali Ekber Velayeti'nin yazısı yayınlandı. Özetle şöyle diyor: "Nükleer programla ilgili görüşmelere bundan böyle bizzat Hameney yön verecek. Dünyanın kaygılarını gidermek için uzlaşmanın kaçınılmaz olduğunu gördüğü için bu kararı aldı. Dini lider ayrıca dış politikaya çekidüzen verilmesi için de harekete geçti. Tahran diplomasisini artık dünyada barışın devletlerin egemenliğine ve uluslararası sınırlara saygıyla sağlanabileceği ilkesine dayandıracak." Yani? "İsrail'i haritadan silme" tehditlerine son!
Dünyanın en netameli ama aynı zamanda en heyecanlı, sürekli sürprizlere gebe coğrafyasında her sorun için en az 10 seçenekli politikalar, stratejiler geliştirmek gerekiyor. Dışişleri Bakanlığı'na ve büyükelçilere kolay gelsin.