kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 13 Temmuz 2008, Pazar
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC
ERDAL ŞAFAK

Paris zirvesi üstüne

Paris'in 8'inci bölgesinde, Champs-Elysees Bulvarı üstündeki Grand Palais'de (Büyük Saray) bugün AB'nin 27 üyesi ile Akdeniz'de kıyısı bulunan 17 ülkeden 16'sının (Libya hariç; Kaddafi daveti reddetti) devlet ve hükümet başkanları uzun ve geniş bir masanın çevresinde buluşarak, "Akdeniz İçin Birlik" projesinin düğmesine basacaklar.
(Not: Akdeniz'le ne tarihi, ne coğrafi, ne kültürel, ne de siyasal herhangi bir ilişkisi olmayan Moritanya'nın bu birliğe neden alındığını bir türlü anlamış değiliz.)
Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy, seçim kampanyası sırasında 7 Şubat 2007'de Toulon'daki mitingde yaptığı konuşmada ortaya attığı projeyi bugünlere getirebilmek için gerek Avrupalı, gerekse Akdenizli liderlerin önünde epey takla attı. Hangi birini sayalım?
- "Akdeniz Birliği" diye ortaya atılan projeyi Avrupa Birliği'ne alternatif olarak algılayan AB Komisyonu'nun, İspanya'nın ve özellikle de Almanya'nın kaygılarını gidermek için "Barselona süreci: Akdeniz İçin Birlik" olarak daha dar bir çerçeveye sıkıştırmayı ve mevcut mekanizmayla (Euromed) ilişkilendirilmeyi kabullenmesini mi?
- Sadece Akdeniz'de kıyısı olan ülkelerle sınırlı tutulmasından vazgeçip AB'nin Karadeniz, Kuzey Denizi, Baltık Denizi, Kuzey Kutbu'na komşu ve de hiçbir denizden nasiplenmemiş üyelerine de kapıyı açmak zorunda kalmasını mı?
- Heveslerine ya da ihtiraslarına gem vurmak, "Akdeniz İçin Birlik" eşbaşkanlığı süresinin 6 ayla sınırlanmasına razı olmasını mı? (Mısır Cumhurbaşkanı Hüsnü Mübarek'in üstleneceği diğer eşbaşkan 2 yıl görev yapacak.)

Ankara'yla bilek güreşi
Ama en büyük tavizi Ankara'ya vermek zorunda kaldı. Çünkü Toulon'daki mitingdeki konuşmada (Kendini, Atina gençliğini baştan çıkarmakla suçlanıp baldıran zehiriyle ölüme mahkum edilen Sokrat'la, Doğu ve Batı'yı birleştirecek bir evrensel imparatorluk düşleri kuran Büyük İskender'le, her gece Roma'nın tüm tanrılarına dua eden İmparator Augustus'la ve insanlara birbirlerini sevmelerini öğütlediği için çarmıha gerilen alçakgönüllü Yahudi ile özdeşleştirmişti!) "Akdeniz Birliği" projesini Türkiye'nin AB üyeliğine alternatif veya "Teselli ikramiyesi" olarak önermiş, aynen şöyle demişti:
"Avrupa ile Türkiye arasındaki ilişkileri bu Akdeniz Birliği perspektifinde tasarlamak gerekiyor. Çünkü Avrupa sonsuza kadar genişleyemez. Avrupa bir kimliğe sahip olmak istiyorsa, sınırlarını belirlemek ve genişlemeye bir sınır koymak zorunda. Avrupa bir güç olmak istiyorsa, durmaksızın sulandırılamaz. Avrupa çarklarını döndürmek istiyorsa, hababam genişleyemez. Türkiye'nin AB'de yeri yok, çünkü Avrupa ülkesi değil. Buna karşılık Akdeniz Avrupası, büyük bir Akdeniz ülkesi olan Türkiye ile Akdeniz Birliği'ni ilerletebilir. Türkiye'ye işte bu büyük iddiada ortaklık öneriyorum."
Aradan 17 ay geçti; Sarkozy bugün Grand Palais'de yapılacak 3 saatlik zirveden sonra yayınlanacak ortak bildiride, "Akdeniz İçin Birlik projesi hiçbir şekilde Türkiye'nin AB üyeliğine alternatif oluşturmayacaktır. Türkiye, AB ile tam üyelik müzakerelerini sürdüren bir ülke statüsüne sahiptir" ifadelerinin yer almasını kabullenmek ve sindirmek zorunda kaldı. (Türkiye, gizli diplomasiyle yürütülen bu mücadelede AB Komisyonu'nun ve başta Almanya ve İngiltere olmak üzere birçok üyenin desteğini aldı.) Dahası 1 Temmuz'da başlayan kendi dönem başkanlığında en az 2 başlığın daha açılmasını taahhüt etti.

Son "Peki" Türkiye'den
Yoksa Başbakan Erdoğan bugünkü zirveye katılmayacaktı. (Zaten Paris davetini en son teyit eden lider oldu. Sarkozy geçen Salı günü, G-8 zirvesi için bulunduğu Japonya'dan Ankara'yı arayıp telefonda epeyce dil döktükten sonra Erdoğan "Peki, bir mani olmazsa geleceğim" dedi.)
İster gönülsüz deyin, ister diplomatik zarafet gereğine veya Sarkozy'nin zirvede kaldıracağı şarap kadehine su katmamak nezaketine bağlayın; Erdoğan'ın Paris'e gitmesi, Fransa Cumhurbaşkanı'yla ilgili olarak Ankara'da iyice yaygınlaşan ve pekişen yargıyı değiştirmeyecek: Sarkozy, Fransa'nın bugüne kadar gördüğü en sözüne güvenilmez lider. Onun ipiyle kuyuya asla inilmez.
O yüzden Türkiye, bu yargının aksi ispat edilinceye kadar "Akdeniz İçin Birlik" projesinin sadece ucundan tutacak, yalnızca bir ayağını içeri atacak.
Sarkozy'nin bu projedeki gizli amacı olan Ortadoğu'da Türkiye'nin iyice artan gücünü frenleme niyetlerini de -gündem elverirse-yarın ele alacağız.