Darbe, sadece askerin doğrudan yönetime el koyması değildir. Arka planda kalarak siyaseti yönlendirmeye çalışması da, aynı kapsamda mütalaa edilir.
"İstenmeyen hükûmet gitsin, yerine bizim istediklerimiz geçsin." Siyaset bilimi profesörü Duverger, bunun adına
"prononciemento" diyor. 28 Şubat'ta bir benzerini gördük.
Sadece siyasette değil, komuta kademesinin şekillenmesinde de, yetki dışı etkili olmak aynı çerçeve içinde değerlendirilebilir. Meselâ, 1998-2002 arasında Genelkurmay Başkanlığı yapan Hüseyin Kıvrıkoğlu, kendisinden sonraki dönemin komuta yapısını belirlemek istemiş ve Ecevit ile Cumhurbaşkanı Necdet Sezer'e
"Hilmi Özkök'ü Genelkurmay Başkanı yapmayın; irticaya karşı yumuşaktır" demişti. Bu talebi olumsuz karşılanmıştı. Buna mukabil, bir emrivakiyle Kara Kuvvetleri Komutanlığı'na 1. Ordu Komutanı Edip Başer yerine, emekli olmaya hazırlanan Jandarma Genel Komutanı Aytaç Yalman'ın, Jandarma Komutanlığı'na da Şener Eruygur'un getirilmesinde etkili oldu.
Bu konuda bir ilâve daha yapmak istiyorum: Ergenekon 1999'da vizyon değişikliğine uğradı.
Kemalist ilkeleri, bölücülük ve irtica tehlikesine karşı koruma amacı ön plana çıktı. Halkın bu konuda uyanık olması, tehlikenin büyüklüğüne inanmasıyla ancak sağlanabilirdi. Bölgede otoriter rejim sürebilsin diye, Şemdinli'de bombalar patlayacaktı; Danıştay'a saldırı düzenlenecekti ki, cenazede halk, hükûmet aleyhine protesto yapabilsindi.
Ergenekon, medya ayağı olan, psikolojik harekata büyük önem veren bir örgüt. Dava sürecinde bunu daha iyi anlayacağız.
Yayın tarihi: 17 Temmuz 2008, Perşembe
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/07/17//haber,36D0E3F96E434CBBA3ABDC2951009739.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2008, TURKUVAZ GAZETE DERGİ BASIM A.Ş.