Türkiye'deki kutuplaşmanın taraflarından her biri, kendisini haklı görüyor. İki tez çarpışıyor:
Bir tanesine göre, Ergenekon, Kontrgerilla'nın bir uzantısı, geçmişte de provokasyonlar yapmış ve yapabilecek illegal bir yapı. Eskiden komünizme karşı ülkeyi kutuplaştırdı. Şimdi, aynı oluşumdan Kemalist ilkeleri muhafaza için yararlanılıyor. İç düşmanlar belirlenip, tehlike abartılmak suretiyle, otoriter bir rejime zemin hazırlanıyor. Bir darbe vuku bulmasa bile, en azından, 28 Şubat benzeri bir gelişmeyle
"dinciler iktidardan uzaklaştırılacak; bölücüler de parlamentodan." Diğer bir kesim ise, samimiyetle şöyle düşünüyor: Şener Eruygur, Veli Küçük vs. böyle amaçlar peşinde koşmuş olsalar dahi,
ki buna ihtimal vermeyizAK Parti iktidarı, fırsat bu fırsat bütün muhaliflerini Ergenekon çetesi içinde gösterip, tasfiye ediyor. Türk Silâhlı Kuvvetleri'ni yıpratıyor. Böylece, şeriat devleti kurma hedefine adım adım yaklaşılıyor.
Bu ikinci tez, benim gibi düşünenlere ne kadar komik ve tutarsız geliyorsa, onlar da, Ergenekon'un
Türkiye açısından çok tehlikeli bir yapılaşma olduğu iddiasını hiç ama hiç inandırıcı bulmuyorlar.
O zaman, inatlaşmak yerine, sükûnetle sonucu beklemeliyiz. Neticede kimse şahsi çıkarı peşinde koşmuyor; kendine göre ülkenin menfaatini düşünüyor. Bakalım iddianame bir çıksın, delilleri görelim. Ondan sonra, gene tartışmaya devam ederiz.
Yayın tarihi: 5 Temmuz 2008, Cumartesi
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/07/05//haber,BB936E7FFA1C4FE294544D6712508BA7.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2008, TURKUVAZ GAZETE DERGİ BASIM A.Ş.