Hıncal Uluç, SABAH'ın
7 Temmuz Kaos Planı başlıklı sürmanşet haberine dair bu köşede çıkan "Hele bir Ergenekon iddianamesini bekleyelim, görelim" mealindeki değerlendirmeme itirazlarını dile getirdi hafta içinde.
"O haberde kaynak yok, belli ki haber sızdırılmış" diyor
Uluç. Sızdırıldıysa kaynak var demektir. Kaynak(lar) yazılı veya sözlü aktarmış.
"Sızdıranın amacı belli, gazeteyi kullanmak" diyor.
Buna iddianameyi görmeden karar veremeyiz. Böyle bir kaos planı varsa suçtur, herhalde iddianameye girecektir. O halde, beklemek gerekir.
"Sızma haber manşet olmaz" diyor.
Olur. İçerdiği bilgilerin doğruluğu kanaati oluşmuşsa olur.
Örneği çoktur.
Türkiye'de "araştırmacı/soruşturmacı gazetecilik" denen, manşetlere sıkça yerleşen tarzın esas kaynağı, sızdırılan ("zarfla iletilen") haberlerdir. Üne kavuşmuş isimler yıllardır böyle hazırlop, "evlere servis" çalışırlar.
Uluç, sızdırma haberi manşette kullanmayı savunduğumu öne sürüyor.
Yanlış.
Savunmadım.
Bütün şüphelerimi koruyarak, dayanaksız bir yargının tuzağına düşmek yerine, "iddianamenin çıkmasını bekleyeceğim, sonra gereğini yaparım" dedim.
Son olarak şunu eklemeliyim: Çok kritik, tıkanık haber süreçlerinde, genel yayın yönetmenleri ve yazı işleri müdürleri tek kaynaktan gelen duyum ve verileri basmaya, hatta manşete çekmeye karar verebilirler. Tabii ki, kaynağa güveniyorlarsa. Bunun dünyada da örnekleri vardır.
Ama bu uygulama istisnai hallere mahsustur. Çünkü riskleri büyüktür.
SABAH büyük bir risk almış. Doğru mu yanlış mı yapmış, göreceğiz.
Uluç'a bir atasözü de ben önereyim:
Güneş balçıkla sıvanmaz.
Gerçek bir gün mutlaka ortaya çıkar.
Yayın tarihi: 14 Temmuz 2008, Pazartesi
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/07/14//haber,99FF4D2CF3FC4580A339B445A2CB8475.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2008, TURKUVAZ GAZETE DERGİ BASIM A.Ş.