kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 12 Temmuz 2008, Cumartesi
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC

Kemal'in numarasını telefonuma 'Açma Doktor' diye kaydettim

-Masallardaki gibi bir tanışma hikâyeniz var.
- M.A:
10 Aralık 2006... Orhan Pamuk Nobel Edebiyat Ödülü aldı. Ben de ana haber için Orhan Pamuk'la röportaj yapacağım. Apar topar Stockholm'e geldik. Sabah kahvaltısı yapıyoruz, kameraman arkadaşımla. Lobideyim, hava karanlık. Bizde akşam yemeğinde mum yakılır, İsveç'te sabah kahvaltısında mum yakıyorlar. Kahvaltı yaparken bir yandan da anlatıyorum, "Şöyle yapalım, böyle çekelim," diye. Bir anda, yanımdaki masada oturan biri Türkçe konuştu... "Her şey iyi geçecek, merak etmeyin," dedi.

- Siz neden oradasınız?
- K.Y:
7-8-9 Aralık'ta özel bir toplantı vardı. Dünyadan sekiz cerrah, ağrısız bel fıtığı ameliyatlarının sonuçlarını tartışmak için toplanıyoruz... Bu toplantının Türkiye'de yapılması için çok uğraşmıştım, olmadı. Kahvaltımızı yapıp gideceğiz. Yan masamda biri heyecanlı heyecanlı, sürekli Türkçe konuşuyor.
- M.A: "Siz de gazeteci misiniz?" diye sordum. "Hayır, cerrahım. İzmir Dokuz Eylül Üniversitesi'nde," dedi. Ben de İzmirli olduğumu söyleyince, "Size kartımı vereyim, madem aileniz oradaymış, bir şey olursa ararsınız," diye konuştu. Ama yurtdışına haber için çıktığınızda, böyle yüzlercesiyle karşılaşıyorsunuz. Kartını aldım, teşekkür ettim.
- K.Y: Ben de o zaman Meltem'den etkilenmemiştim. Birkaç ay sonra İstanbul'a geldiğimde Kanal D'ye uğradım, hastam ve ahbabım olan Emre Tilev'i ziyaret ettim... "Burada biri vardı, İsveç'te tanışmıştık," diye sordum... "Ha tanıyorum," falan dedi, o kadar. 15 gün sonra tekrar gittim kanala. Bu sefer Meltem orada. Emre, Meltem'e "Tanıdın mı?" diye sordu.
- M.A: Haber telaşı içindeyim, kafamı kaldırıp bakınca tanıdım. İzmir'i çok özlediğimi, oradan kumru getirdiğimi, buzluktan çıkarıp, ısıtıp ısıtıp yediğimi anlattım. Hep İzmir konuştuk. Ertesi gün telefonla aradı. Genelde böyle haber için ararlar. Benim ilk aklıma gelen, "Bu bir doktor, haberinin yapılmasını istiyor," oldu. Ama haber yapmaktan bahsetmedi.
- K.Y: Çok keyifli sohbet ettik, 15-20 dakika.
- M.A: Şaşkındım.

- Rahatsız olmadınız mı?
- M.A:
İlkinde rahatsız olmadım ama çok da anlam veremedim. Ertesi gün ikinci kez aradı.
- K.Y: İlk gün rahatsızlık verdiğimi hissetseydim tekrar aramazdım.
- M.A: Bu kez dedim ki "Adamcağız ilk seferde söyleyemedi 'Haber yap,' diye, herhalde bugün söyleyecek. Bu görüşmemizde "Alo ben Doktor Kemal," dedi. "Allah Allah," dedim, "ben hastası değilim ki neden 'Doktor Kemal' diyor." "Telefonumu kaydetmemişsiniz," dedi. Ben de "İşle ilgili numaraları özel telefonuma kaydetmiyorum," diye cevap verdim. İzmir'den annem babam gelmişti. Evde yemek hazırlığı yapıyordum. "Müsait misiniz?" diye sordu. "Hayır değilim, erkek arkadaşımla Boğaz'da yemek yiyorum," dedim.

- Neden uzaklaştırmak istediniz?
- M.A:
Birincisi, hem sektörde hem İstanbul'da bir kadın olarak böyle şeylerle çok karşılaşıyorsunuz. İkincisi, İzmir'de yaşayan biri ve yaş olarak benden biraz büyük, bir de ben âşık olmayı bekliyorum. Bunu biraz asılma olarak gördüm, "Çok affedersiniz, ben sizi rahatsız etmeyeyim," diyerek kapattı. Bu arada Kemal'in numarasını telefonuma, "Açma Dr." diye kaydettim.
- K.Y:
İlk kez rahatsız hissettim kendimi. Bir daha da aramadım.

İKİNCİ TESADÜF HASTALIK
- M.A:
Yaz tatilinde ciddi bir sağlık problemi yaşadım. Yumurtalığımdaki kist, üç-dört katına çıkmış. "Bu ameliyatı sadece jinekoloğun yapması yetmiyor, onkolog da olmalı," dediler. İstanbul'da 13-14 doktora gittim, en iyi doktoru bulayım, bu iş bir önce bitsin normale döneyim diye. Sonra İzmirli arkadaşım Emre Tilev; "Bir de İzmir'e danışalım, biliyorsun orada Kemal Ağabey var," dedi. Hemen masamdan onu aradı. Tahlillerimin değerlerini okudum Kemal'e. Kötü olasılık biraz daha ağır basmış. "Mutlaka İzmir'e gelin," dedi. "İnşallah bir şey yoktur ama varsa bile bunun planlaması çok önemli," dedi. Hangi doktor hastasını havalimanında karşılar? Şaşırdım.. Sonra hastaneye gittik. Jinekolog, ultrasonla beni muayene ediyor. Kemal de yanımda ve odadan çıkmadı.
- K.Y: Yakınım olarak götürdüğüm için de doktor arkadaşım her şeyi bana anlatıyor.
- M.A: Bu arada doktor bana; "Bu kötü bir şey değil, için rahat olsun," dedi. "Yeter ki iyi bir ameliyat olsun, organlar korunsun. Kistin tekrarlamaması için çocuk doğurmanız lazım. Bu tip kistlerin en iyi ilacı çocuk doğurmaktır," dedi.