Türkiye'nin bilim ve teknoloji ile ilgili beklentileri çok.
Beklentilerin çok olmasına rağmen,
geleceği yaratacak olan gençlerden bilim ve teknoloji alanında kariyer yapmak isteyenler yok denecek kadar az.
Aralarında
Türkiye'nin de bulunduğu AB sürecindeki ülkelere dair bir rapor var elimizde ve buna göre bu insanların
% 56'sı bilim ve teknoloji konularıyla ilgili değil ya da bu konularda bilgisiz.
Temel bilimsel sorular hakkında Türkler, Romanyalılar ve Maltalıların en az, Slovenler, Çekler ve Macarların en çok bilgili olduğu ortaya çıkmış.
Türkiye bilim ve teknolojiye olan ilgi bakımından değerlendirildiğinde
ortalamanın altında kalıyor.
Buna rağmen bilimsel ve teknolojik ilerlemelere umutla bakıp en fazla beklentisi olan ülkelerden biri...
Yeni nesil bizden farklı, ne istediğinin yanında
ne istemediğini de iyi biliyor.
Mürekkep kokusuna yabancı, internet ve elektronik ortamda yetişmiş. Değişimle iç içe yaşadığı için her türlü ortama çok hızlı ayak uydurabiliyor.
En iyilerin
% 60'ı yurtdışına transfer oluyor.
Reklamlarda
güvenilirlik ve başvuru öğesi olarak kullanılan en güvenilir kaynağın
"İsviçreli" bilim adamları olması düşündürücü değil mi?
Değer yaratacak beyinler, kötü eğitim sistemi olan, araştırma-geliştirme ve bilim-teknolojiye önem verilmeyen, istihdam koşulları yetersiz olan yerlerde yeşermek veya meyve vermek istemiyor.
Ancak bu beyinleri burada tutabildiğimiz sürece, bilim adamlarımız yurtiçinde de yurtdışında da reklamlara konu olmayı başarabileceklerdir.
Kitap, bilginin en çok bilinen sembolü.
Her ne kadar internet, "bilgiye ulaşmada daha yetkin ise de"
kitap, mürekkep yalamanın hala en yaygın yolu. Bırakın okulları, hayatta kalmak için düne göre daha fazla bilgiye ihtiyaç duyan şirketler dahi, kitap okumayı bir iş rutini haline getirmeyi düşünmüyor bile. Kitap şöyle dursun;
binlerce dolar ödeyerek şirketi hakkında hazırlattığı raporu dahi derinlemesine okuyan yönetici sayısı çok az.
Fert başına milli gelir ile
fert başına yalanan mürekkep miktarı arasında yüksek bir ilişki olduğuna inanıyorum.
Bilgiyi,
bir varoluş biçimi olarak seçmemişlik anlamında
mürekkepsizlik zaten
akıl açığına yol açan en önemli sebeplerden biri değil midir...
Yayın tarihi: 4 Temmuz 2008, Cuma
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/07/04//haber,B3B3BB9FD3464D07BB6EE198F87F2FC1.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2008, TURKUVAZ GAZETE DERGİ BASIM A.Ş.