kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 3 Temmuz 2008, Perşembe
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC
NAZLI ILICAK

Dink davası ve Ergenekon

Hrant Dink'in başına gelenler, sizce gizli bir tertibin işareti değil miydi? Devlet içinden birileri, katillerle işbirliği yapmadılar mı? Amaç Hrant Dink'i mi öldürmekti, yoksa onun şahsında Ermenilere gözdağı mı vermekti? Hatta Batı ile aramızın açılması mı isteniyordu? Yoksa Hrant Dink, Atatürk'ün manevi kızı Sabiha Gökçen'in yetimhaneden alınan bir Ermeni olduğunu yayınladığı için mi cezalandırıldı?
Bu iddia, 6 Şubat 2004'te Agos gazetesinde çıktı. Her nedense aradan iki hafta geçtikten sonra, 21 Şubat'ta, Hürriyet gazetesi, söz konusu habere sütunlarında yer verdi. 22 Şubat'ta Genelkurmay Başkanlığı ve ayrıca Ege Ordu Komutanı Hurşit Tolon (Ergenekon davasından gözaltına alındı) Dink'i ağır bir dille suçladı. Dink, 23 Şubat'ta İstanbul'da vilâyete çağrılarak uyarıldı. 24 Şubat'ta birkaç gazete ve malum köşe yazarı, Hrant Dink'in 13 Şubat'ta kaleme aldığı eski bir yazısının içinden cımbızla bir cümlesini çektiler: "Türk'ten boşalacak o zehirli kanın yerini dolduracak temiz kan, Ermenilerin, Ermenistan'la kuracağı asil damarında mevcuttur." Bu cümle, Dink'in kastını aşan bir şekilde sunuldu. 35 gün sonra da, bazı sivil toplum örgütlerinin müracaatı üzerine, Hrant Dink aleyhine, "Türklüğe hakaretten" dava açıldı. Dink, iyi seçilmiş bir kurbandı. Bir yandan Ermenilere gözdağı, bir yandan Batı ile ülkemizin arasını açacak bir dava! Oh ne alâ, ne alâ!!!
Olaylara bütünlüğü içinde baktığımızda, çarpık bir zihniyetin, sözde Kemalizm'i koruma adına, sözde milliyetçilik adına, nelere tevessül edebileceğini daha iyi görüyoruz. İşte Ergenekon, önü kesilmezse, bu çarpık zihniyeti tasfiye edecek önemli bir operasyondur.