İki ay önce, Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi, AK Parti hakkında Anayasa Mahkemesi'nin açtığı davaya ilişkin bir bildiri yayınlayınca, Türkiye'de kıyamet kopmuştu. Hatta, Parlamenterler Meclisi Başkanı
Luiz Maria De Puig'in, AK Partili milletvekillerinin talebi üzerine böyle bir girişimde bulunduğu ileri sürülmüştü. Bildiriyi imzalayanların sayısı azdı ama, Demokrat, Sosyalist, Liberal ve Birleşik Sol Grup Başkanları da imzacılar arasında yer aldığı için, temsil açısından önemli bir ağırlık taşıyordu.
O tarihte, kıyamet koptu... Perşembe günü de kıyamet kopacak. Çünkü, eski başkan
Renvan der Linden'in hazırladığı bir karar tasarısı, Avrupa Konseyi Parlamentosu'nda oylanacak. Buradaki 18. madde çok önemli. Türkiye, birkaç yıl önce,
"denetim sonrası" sürece girmişti. Yeniden,
"denetim altına" alınabilir. Bunun sebebi de, AK Parti'yi kapatma davası ve yol açtığı elem verici gelişmeler. Perşembeyi merakla bekliyorum. Bakalım Linden'in raporu kabul görecek mi? Ve AK Parti kapatılırsa, Türkiye, gerçekten Konsey'in üçüncü sınıf ülkeleriyle birlikte, denetim kapsamına mı alınacak? Bu durum, Avrupa Birliği üyeliğini de yakından ilgilendirir. Çünkü Avrupa Birliği, denetim altındaki bir ülkenin demokrasi standardının düşük olduğunu bilir ve elbette üyelik vasfını kaybettiğini düşünür.
"Avrupa Konseyi bizim işimize niye karışıyor" sakın demeyin. Türkiye, 1949'da, Avrupa Konseyi'nin kurucu üyesi olmuş. Özgürlük ve demokraside yüksek standardı, bir proje olarak o zaman benimsemiş. Şimdi, küme düşmek üzereyiz. Avrupa Konseyi veya Avrupa Birliği'nin kararları, vesayetçi bir yaklaşım değil. Aksine, verdiğimiz sözleri bize hatırlatıyorlar. Türkiye'deki vesayet rejimini destekleyenlere duyurulur.
Yayın tarihi: 25 Haziran 2008, Çarşamba
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/06/25//haber,E44A06140C4F43208F559E65CE577081.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2008, TURKUVAZ GAZETE DERGİ BASIM A.Ş.