Dünyanın bana sorarsanız 1 numaralı futbol yazarı İngiliz Rob Hughes "Avrupa Şampiyonası'na damga vuran iki takım vardı" dedi.. "Türkiye ve Rusya!.."
"İki sıcak yaz öncesi dünyanın bir ve iki numarası olan İtalya ve Fransa 2008'de görünmediler. Fransa göreceli olarak yaşlı bir takımla gelmişti. İtalya, Allah'a şükürler olsun, yoğun savunma futbolunun bedelini ödedi.."
Yazının devamının, bizimle ilgili yanlarını özetlemek isterim..
"O halde, şampiyonaya futbollarını geliştirme adına damga vuranlar kimlerdi?. Cevap kolay.. Türkiye ve Rusya.. Türkler, sakatlık ve cezalar yüzünden takım kuramaz hale gelene dek, tur ardına tur, geri dönüşler başarırken, teknik yetenekle, 'Asla bitti deme' ruhu birleştirilirse, pek çok devle başa çıkılabileceğini kanıtladılar.
Bu mesajın altında çizilmesi gereken bir şey daha var.
Yatırımı gençlere yapar, yeni takımlar yaratırsanız, dikkate değer bir gelişme sağlarsınız. 2008'e baktığımızda, genelde 2004'ten daha iyi olduğunu görürüz.
Orada zafer Yunanistan'ındı. Yunan insanı için tarihi ve çok önemli olan bu zafer, futboldan çok taktiğin sonucuydu. 70'lik Alman Otto Rehhagel, Yunanlıları, doğalarının aksine bir defans duvarında organize etmişti. Bu duvarı kimse aşamadı.
Burada ise Yunanlılar evlerine çok erken gittiler, tıpkı ev sahipleri İsviçre, Avusturya ve 2006 finalisti Fransa gibi. Türkiye, yeni Yunanistan olarak parladı ve finale kadar tüm yolları tehdit etti. Düştüler, ama yarı finalin son dakikasında bir Alman şutuyla. Ne var ki, 2008 Türkiye'si, 2004 Yunanistan'ından çok üstündü.
Türkiye, daha 20 yıl önce futbolda çok zayıf görünen, iki Dünya Kupası elemesinde İngiltere'ye 8-0, 8-0 yenilen bir ülkeydi.
Ama bugün utanan ülke İngiltere.. Türkiye, oradan buraya, İngiltere'nin üstüne geldi. Türkiye burada. İngiltere yok. Peki Türkler, bu kadar kısa zamanda, dünkü fatihlerini gölgede bırakmayı nasıl başardılar?.
Hocaları Fatih Terim'in motivasyon gücüne selam göndermek gerek. Zaman zaman aşırı motivasyon yüzünden olaylar çıkarıp ağır cezalar aldırmasına rağmen. Nihat Kahveci, Tuncay Şanlı, Hamit Altıntop gibi oyuncuların rolü de büyük. Ve tabii sporda çok ender rastlanan bir doğal yetenek ve hırs kombinezonu sergileyen genç Arda Turan.
Ama asıl bir adam var. Bugünler için çok çalışan, ama hep perde arkasında sessiz kalan biri.. O adam
Şenes Erzik. Yoluna futbolun en altından başladı. Bu oyunu çok sevdiği için çalıştı ve 1990'ların başlarında UEFA'nın ve FIFA'nın as başkanlıklarına kadar ulaştı. Türkiye'nin o yıllarda 17'den başlayarak yaş guruplarında turnuvalar kazanmaya başlaması, asla tesadüf değildi.
Ve bu defa burada Almanya ve Hırvatistan gibi iyi takımlar karşısında gördük ki, Türkler, öfkelerini kontrol edebilir, sahaya kural dışılıkları değil, o müthiş yeteneklerini koyarlarsa, büyük bir futbol gücü olurlar. Gelişmelerini 2002'de Şampiyon Brezilya önünde göstermişlerdi. Burada devam ettirdiler.
Türkiye Şenes Erzik'i izleyerek, doğru futbol oynamalıdır. Erzik, futbolun disiplin komitelerinde yüksek sorumluluklar taşımaktadır. Oysa Türkiye bu yılki savaşı sırasında disiplinsizlik yüzünden bir ara nerdeyse iflas noktasına gelmişti. Hırvatistan maçında hele, 'Savaş' sözcüğünü, sözlük anlamıyla kullandılar.
Nobel Ödüllü yazar Orhan Pamuk'un, turnuva öncesi söylediklerine dikkat etmek gerek. Pamuk, Türkiye-İsviçre maçında olanlara atıf yaparak 'Türkiye'de futbol, milliyetçiliği ve yabancı korkusunu yayan bir makine, bir otoriter düşünce formasyonuna dönüştü' dedi. Pamuk, Türk medyasının futbolcuların hakem kararlarına şiddet uygulamalarını eleştirdiğini söyledi ve Fatih Terim'i aşırı milliyetçi olarak tarif etti.
Yani, futbolu bir yanda tüm güzelliğiyle sunan Türkiye, öte yanda bu sporu modern dünyanın sorunlarının çözüm manifestosu olarak kullanma niyetinde olduğunun alarmını veriyor. Türkiye, futbolda muhtemel bir büyük güç olarak doğarken, ayni zamanda oyunun ruhuna uymasının da çok zor olduğunu da gösteriyor."
Bugünkü Tüm Yazıları
"Euro 2008'e damga vuran Türkiye!.."
Yayın tarihi: 3 Temmuz 2008, Perşembe
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/07/03//haber,4B2B025E549B425B8E71AEBD0AB56768.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2008, TURKUVAZ GAZETE DERGİ BASIM A.Ş.