Siyasi belirsizliğin pençesinde kıvranan reel ekonomi, tüm Türkiye'de tek sorunun yanıtını arıyor.
"Acaba ne olacak?" Bu soruya, yanıt vermesi beklenenler, haliyle kanaat önderleri. Cumhurbaşkanı, Meclis Başkanı, Başbakan, Anayasa Mahkemesi, Genelkurmay Başkanı ile görüşen sivil toplum liderleri...
Haftasonu TOBB Başkanı
Rifat Hisarcıklıoğlu ve Başkan Yardımcısı
Halim Mete ile Ayvalık, Burhaniye ve Edremit'te idik. Ege'nin bu bereketli topraklarına bile karamsarlık bulutları çökmüştü. Bir süredir Anadolu'nun nabzını tutan TOBB yönetiminin karşılaştığı soru hep aynı oldu:
"Ülke nereye gidiyor, çözümü ne?" Hisarcıklıoğlu, "siyasi misyon" içermediğini ısrarla vurguladığı seyahatlerinin hedefini,
"Moral motivasyon sağlamak" olarak açıkladı. Umut aşılamaya çalışırken ülkenin halini, ev haline benzetti....
"İç piyasa kötü. Türkiye mi? Türkiye de kötü.
Ekonomi iyiye gitmiyor. Hepiniz işadamısınız. Evde hanımla kırgınlık olsa, çocukların derdi olsa dışarıda başarılı olabilir misiniz? Hayır. Hanım, çocuk arkanızda ise aslanlar gibi iş yaparsınız. Türkiye'de de durum bu... İnsan sağlığı tansiyonla ölçülüyor. 12/8 tansiyonda sağlıklısınız. Ekonominin sağlığı için büyümeye bakmak gerekiyor. Büyüme yüksekse ekonomi iyi, değilse kötü demektir. 20022006 döneminde Türkiye ortalama yüzde 7 büyüdü. Bu, Cumhuriyet tarihinde bir ilkti. Ama 2007'de büyüme yüzde 4.5'e düştü. 2008'de yüzde 4. İş, iyiye gitmiyor. İşlerin iyiye gitmesi için ne gerekiyor?
Bizi yönetenlerin eğer akıllarında Türkiye varsa bir araya gelmesi gerekiyor. Dünya milletleri akıl almaz rekabet ortamında birbiriyle yarışıyor. Biz, birbirimizle uğraşıyoruz. Kusursuz bir Allah. Biz kusurlara odaklanmayacağız, birbirimizi iyiye teşvik edeceğiz."
Sihirli formül Hisarcıklıoğlu, "Sorumluluk duygusuyla davranıyoruz. Aklı selimi teşvik ediyoruz" sözleri ile özetlediği yol haritasında, Anadolu aslanlarına iki sihirli formül sunmayı da ihmal etmedi...
"Bugün devir,
'çok üreten, çok alan, çok satan' devri. İşinizi büyütün. İşini büyütmeyen ayakta kalamaz. İşi büyütmek için ne lazım? Para. Bizde var mı? Yok. Paraya ulaşmanın iki yolu var. Birincisi, kredi. Eskiden,
'Tapuyu ver, krediyi al' dönemi vardı. Şimdi,
'Ver bilançoyu, al krediyi' deniyor. O zaman bizim suratımız asılıyor. Bu bilançolarla kredi almamız mümkün değil. Ne yapmamız lazım? Kayıtlı ekonomiye geçmemiz lazım. Devletten beklentimiz, kolay anlaşılır, hesap verilebilir bir sistem kurması. Ben, Ankara'daki vergi ödül törenlerinde kürsüye giderken iki şey düşünürüm. 1-Acaba herkes benim gibi vergisini ödüyor mu? 2-Vergim usulüne uygun harcanıyor mu? Peki verginin nereye harcandığını soracak babayiğit var mı? Yok. Hesap sormaya kalktın mı,
'Ver bakayım defterini.' Önce kendimizi düzeltceğiz, sonra hesap soracağız. İşi büyütmenin ikinci yolu,
'Ortaklık kültürü.' 'Birlikte rahmet, ayrlıkta azap var.' 'Küçük olsun, benim olsun' anlayışı ile bir yere varamazsınız. Güçlerinizi birleştirin. Dünya herkes için pazar."
Yayın tarihi: 30 Haziran 2008, Pazartesi
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/06/30//haber,EE926B928EBC43DD8D249A732F865755.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2008, TURKUVAZ GAZETE DERGİ BASIM A.Ş.