Dünyanın havaya ve Havana’ya ihtiyacı var
Fotoğraf: Burak Balçık
07.05.2008
Küba bir mucize. Hayalleri süsleyen salsa, mojito, puro için değil, 49 yıldır tüm zorluklara rağmen ayakta kaldığı için bir mucize. Küba bugün kılık değiştirip, gelecekte çıkacağı sahneye hazırlanıyor. Biz de dünyanın merak ve ilgi odağı olan bu adaya çıkıp, Küba'daki değişimi yerinde izledik..
'Disfrazarse', İspanyolca bir kelime. Kılık değiştirmek anlamına geliyor. Kendine çeki düzen vermek, değişmek manasında; saklamak, gizlemek anlamında da kullanılıyor. Tabii bunlar sözlükte kalan şeyler. Oysa hayat ne sözlüklerden ibaret, ne de yalnızca sözcüklerle açıklanabilir. Disfrazarse sözcüğü Havana'yı ve de Küba'yı anlatmaya yeter mi? Kısmen yeter... Yeter bölümünden başlayalım: Paris'teki Charles De Gaule Havaalanı'nda sigara içmek yasak, transit geçiş yapanların dahi 125 gramlık diş macunlarına el konuluyor, parfümün kutusunu görmeleri dahi yeterli. Tabii üst kattaki parfümerilerden alma ihtimaliniz olan şeylerden bahseden yok. Havana'daki Jose Marti Havaalanı'na iniş yapıyoruz. Tropik sıcaklık, yağmur, sürekli konuşan insanlar... Ama yine de farklı bir şey var. Büyük bir LCD televizyondan uçuş bilgileri veriliyor. Yolcular arasında dolaşan köpekler, en yüksek makamdan görevlinin yanında dahi rahatsız olmadan çene çalmaya dalmış görevliler... Fark, sigara yasağı yazısı (prohibida fumar) ve o yazının altında hiçbir uyarıyla karşılaşmayan yolcularda. Bir sigara için kimseyi kırmaya değmez. Havana sokakları, ilk sezgimizi kuvvetlendiriyor. Otobüs duraklarında bekleşenler, otobüse binemeyenleri gidecekleri yerlere götüren özel arabalar, geniş otoban yerine daha fazla ağacın olduğu yollar ve duvarlarda insanları 1 Mayıs'ta da devrimi savunmaya çağıran yazılar... Havana'da yüzünüze çarpacak ilk şey, tropik sıcaklığın yanında insanların rahatlığı. Sezgiyle yetinemezdik tabii, devlete bağlı lüks otelin penceresinden plajlara da bakamazdık. Plajlara sırtımızı çevirip, Erkan'la (Sevenler) birlikte sezgilerimizi güçlendirmek için yollara düştük.
ESKİ HAVANA
Havana temel olarak ikiye ayrılıyor: Devlet binaları, turistik mekânların da olduğu merkez (centro) ve kartpostallarda gördüğünüz eski Havana (Viejo Habana). Evlerin önünde bekleşen yaşlılar, alışverişten dönenler, beyzbol oynayan çocuklar, kapı aralıklarından bozma küçük kafeteryalar ve nereden geldiğini anlamadığınız, ama sizi içine çeken müzikler. Burada tanıştığımız Nicolas, bizi bir ev partisine çağrıyor. Yeğeni Ferre'nin doğum günüymüş. Önce, Kübalıların Afrika kökenlerine saygı olarak Ferre'nin sağlığına dua ve ardından reggeton. Reggeton, Kübalı gençlerin en çok dinlediği ve eşliğinde dans ettiği müzik. Nicolas, daha fazla rom almamız gerektiğini söylüyor. İstersek kuzeni Mirelle'le eğlenceli vakit geçirebilirmişiz. Rom iyi de... Eğlenceli vakit geçirmek ne demek? Aslında önceden idmanlıyız, Kübalı gençler kolay yoldan para kazanmanın yollarını keşfetmiş vaziyetteler. İspanyolca 'negocio' kelimesi (iş manasında, ama burada fuhuş yapan anlamında kullanılıyor) Havana'da sıkça tekrarlanıyor. Devlet, sorunu kabul etmekle birlikte polisiye önlemlerle sorunu daha da içinden çıkılmaz hale getirmek istemiyor. Nicolas ve diğerleri araba almak için para biriktirmekle meşgul. Sürekli devriye gezen polis otoları, devletin varlığını hissettiriyor, Mirelle para vermeden alacağı dondurmanın peşinde. Küba, ince kırmızı bir hattan geçiyor. Tam da meseleleri anlamanın nereden baktığınızla ilgili olduğunu konuşurken, Rosa ve Mariella'yla tanışıyoruz. Rosa, 58 yaşında. İki kızı var ama hiç evlenmemiş. Kadınların erken yaşta evlenmeleri de hiç evlenmemeleri de burada sosyal bir mesele. Rosa, Küba'nın durumunun eskiye göre daha iyi olduğunu söylüyor ve Küba'nın meselesinin ekonomik olduğunu belirtiyor. "Daha fazla üretim, daha iyi kazanç, Amerikan ablukasının kalkması," diye devam edip sosyal olarak Küba halkının sorunlarla baş edebileceğini vurguluyor... Rosa, Mariella ve yemek için evlerine davet ettikleri Vereira da aynı fikirde. Biz Kübalılar ne yer ne içer diye görmek için Rosa'nın evine gittiğimizde, Küba Devrimi'ni neyin ayakta tuttuğunu da gördük. Eski bir müzik setinden eğlenceli müzikler yükselirken, Rosa, olanaklarının kısıtlı olmasına aldırmadan misafirlerine sofra hazırlıyordu.
KILIK DEĞİŞTİREN ÜLKE
Küba'nın yakın tarihini 1959'daki devrimle başlatırsanız, ikinci önemli tarih 1989 olmalı. Berlin Duvarı yıkılırken, aslında duvarın binlerce kilometre ötesinde de başka şeyler yıkılıyordu. Yıllarca Sovyetler Birliği'nin desteğiyle, Amerikan ambargosuna karşı ayakta durmaya çalışan Küba, kaderini tayin etmek için başka yollara başvurmak durumunda kaldı. 1992'de yol olarak turizm seçildi. 1972'de Kanadalı ilk turist kafilesi gelmiş, ülke böylece önemli bir seyahat merkezi olmuş. Ama bunu çok da önemsememişler... Turizm, Küba için dışarıya açılmak, turizm Küba için kalkınmak, iş olanağı, rekabet demekti. Küba, iş ve kalkınmayı seçti. Bugün Havana'nın bütün binaları yabancı turizm şirketlerinden destek almadan restore edilmeye çalışılıyorsa, 'convertibile' para icat edilmişse, bu Küba devletinin meseleleri yakından takip ettiğini gösteriyor. 1 dolar 0.80 Küba pesosu ediyor. Yabancılar kullanabiliyor, bir yabancı aynı parayla bir ekmek alabiliyorsa, aynı değerde paranın Kübalılar için daha fazla ekmek olduğunu Havana'da yaşarken anlıyorsunuz. Tıpkı yakın zamanda Kübalıların cep telefonu sahibi olmasına, otellere giriş yapmalarına izin verilmesinde olduğu gibi. Cep telefonu aslında bir yıldır kullanılıyormuş; aradaki fark, Kübalıların hat satın alabilmelerine olanak tanınması. Çıkarılan yeni yasalarla, Kübalılar yabancıların kaldığı otellere girebiliyor, enerji üretiminin kısıtlı olması nedeniyle satın alınamayan mikrodalga fırınları alabiliyor. Diğer yandan, kontrollü olarak yabancı şirketlerin yatırımlarına olanak tanınması, (lüks otellerde Coca-Cola var, ama aynı kola sokakta Meksika'dan kutulanmış olarak satılıyor) yetişmiş doktorların yurtdışında çalışma olanaklarının genişletilmesi (100 bine yakın doktor, gönüllü ya da ücretli olarak yurtdışında çalışıyor) Küba'nın yeni yollar aradığının işareti. Hemşire Giselle, Havana'nın en modern hastanesi Almejeira'da çalışıyor. Küba'nın sağlık alanındaki konumunu konuşmak istiyoruz. Ama Giselle, ülkenin daha iyi olduğundan dem vurup, halkın Raul Castro'ya destek verdiğini söylüyor. Küba'da herkes Fidel Castro'nun 1 Mayıs'ta konuşma yapıp yapamayacağı hakkında sohbet ediyor. Diğer yandan, Vereira'nın da söylediği gibi Küba halkının Fidelismo'ya (Fidelizm) inandığını görmek için Havana'da turist gibi takılmadan bir saat dolaşmak bile yetiyor. Taşradan sürekli göç alan Havana kılık değiştiriyor, işsizlere yardım için kurulan ofislerin önünde kuyruklar uzuyor. Kübalılar geçinmek için ikinci bir iş peşinde, ayda 26 Amerikan doları kazanan bir mühendis, kira vermediği, sağlık hizmetlerinden bedava yararlandığı için rahat, ama yine de yeni bir elbise için daha fazla çalışmak durumunda. Fidel'in ve Küba'nın geleceği hakkında endişe yok değil, ama düzenli akan trafiğin biraz da sivil polis korkusuyla ilgili olduğunu anladığınızda manzara tamamlanıyor. Ortada polis devleti yok ama güçlü bir otorite var. Umut etmek istiyorlar ve Fidel'siz geçen bir yıl içerisinde, her şeye rağmen ayakta kalacaklarına inançları da gelişmiş.
Yayın tarihi: 11 Haziran 2008, Çarşamba
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/06/11//haber,D40B65E222714DC99D46695E900F0213.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2008, TURKUVAZ GAZETE DERGİ BASIM A.Ş.