Cuma günü öğle saatlerinde Cenevre'ye vardığımızda, bu şehrin Avrupa Şampiyonası'nın ya da futbolun ruhunu asla taşımadığını gördüm. Cenevre huzur ve sessizlik demek... Futbol ise coşku, gürültü, heyecan, adrenalin... Cumartesi sabahından itibaren şehre gelen Türkler ve Portekizliler sokakları doldurmaya başlayınca, geniş caddeler rengarenk görüntülere bürününce, eminim Cenevre'de yaşayanlar da hayatlarında eksik olan duygunun; tutku ve coşku olduğunun farkına vardılar. Evet, futbol şampiyonası nedeniyle Cenevre'ye akın eden Türkler ve Portekizliler, şehre hiçbir zaman yakalayamadığı ruhu verdi iki günlüğüne... Mont Blanc köprüsünden şehrin en havalı bölgesine giden caddeler, göl kenarı ve tüm alışveriş merkezleri ağzına kadar Türkler'le doluydu. Marşlarımız, şarkılarımız her yerden duyuldu. Confederation caddesinde dev Türk bayrağını marşlar söylerek taşıyan Türk gruba ilgi büyüktü. Ve Portekizliler... Onlarla her yerde yan yanaydık. Herkes birbirine gülümsedi, birbirini alkışladı. Yollarda birbirlerine "Hey Türkler", "Hey Portekizliler" diye bağıran grupların görüntüsü, hep özlenen ve istenen 'futbol kardeşliği' gibi bir şeydi. Ama sahada! Olmadı, olamadı... Oysa umutluyduk, Hem Portekiz'in Brezilyalı patronu Luiz Felipe Scolari, geçenlerde Terim'le birlikte İstanbul'da katıldığı basın toplantısında ne demişti? "2004'te Portekiz'deki ruh şimdi Fatih Terim'in arkasında. İşimiz güç olacak." Sanırım Scolari'yi korkutan ruh, futbolcularımızla birlikte stada gitmemişti. Çünkü hayatımda izlediğim en zevksiz maçlardan biriydi... Yenemedik... Yenseydik; o coşkuyla Cenevre gece hayatı, hiç görmediği, göremeyeceği bir gece yaşardı Türkler'le. Bakalım yarınki maçta ruhumuzu yakalayabilecek miyiz?
Bugünkü Tüm Yazıları
İsviçre'deki coşku eksildi
Yayın tarihi: 10 Haziran 2008, Salı
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/06/10/gny/haber,B421777AD13D404298B3970E0F4277BA.html
Tüm hakları saklıdır.