Önceki gece dört kız arkadaş sözleştik... 'Sex and The City' filminin galası var. "Önceden bir yerde oturur, sohbet eder, sonra galaya gideriz" dedik ve Nişantaşı'nda buluştuk. Bu arada Nişantaşı'ndaki Citie's'in önünün kırmızı halılarla kaplandığını,
(Sofa Otel'in lobi barından geleni gideni izledik bir süre) bir şıklık yaratıldığını, kırmızı halı üzerinde yürüyenlerin kendilerini son derece havalı hissettiklerini belirtelim. Tabii bu yürüyüşün görkemi Cannes Film Festivali'ndeki gibi olmuyor ama orada da kimse günlük kostümleriyle galaya gitmiyor. Neyse... Gelelim notlara... Birbirinden farklı dört kız arkadaşın hikayesini anlatan 'Sex and The City' dizisini izleyenlerin yüzde 86'sı kadınmış. Galada da durum değişmedi bence. Kadınlar çoğunluktaydı... Hayatı 'Sex and The City' tadında yaşayan kadınların İstanbul'da da çokça olduğu, çoğunun yalnızlıktan yakındığı, 'aşk aşk' diye sızlandıkları mini sohbetlerde ortaya çıktı. Bütün genç hanımların gelinlik seçimi ve düğün hazırlıkları sahnelerinde, kafalarında kendi düğünlerinin provalarını yaptığına emin olabilirsiniz. Filmi izlerken arkadaşlarımdan birinin gözleri doldu. Bekar ve şu sıralar, "Evlenmek istiyorum" modunda... Ama tabii ki, çoğu bekar kadına göre 'evlenecek erkek'yok! Özetle; kadın her zaman aşkı arıyor. Sahip olmak, sahip olunmak istiyor. Erkeklerin beyni ise tabii ki başka türlü çalışıyor. Ortak noktada buluşulamayınca, aşka rağmen mutsuzluklar başlıyor. Anlayacağınız; bir hayatı birlikte yürümek için 'sadece aşk' yetmiyor! Filmden çıktıktan sonra sohbetler devam etti. Dedim ki; Nişantaşı'nda yaşayan dört genç kadının hikayesi nasıl da güzel bir dizi olur...
Bugünkü Tüm Yazıları
Bütün kadınlar sadece aşk istiyor
Yayın tarihi: 30 Mayıs 2008, Cuma
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/05/30/gny/haber,43D56A1095EE4B4A8B3A500DB118F284.html
Tüm hakları saklıdır.