kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 8 Haziran 2008, Pazar
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC
EMRE AKÖZ

Halk hesabı kime kesecek?

Otoparka girdiğimizi görür görmez incir ağaçlarının arasından koşup geldi Yahya Yeşil. Daha kontağı kapamadan seslendi: "Ben de seni arayacaktım. Bizim kızlara telefonunu bulmalarını söylemiştim."
Sarıldık, öpüştük.
Yahya Yeşil, Çanakkale'de, Assos ile Küçükkuyu arasındaki Kumbağ Motel'in sahibi. Gözlerinden zeka fışkıran bir Anadolu girişimcisi.
Motel işletmeciliği hakkındaki sorularımı öyle ayrıntılarla, mantık yürütmelerle ve keskin hesaplarla cevaplar ki her seferinde şaşıp kalırım.
Orta yaşı geçmeye başlamasına rağmen sürekli çalıştığı için "sırım gibi" denilen türden bir vücudu var. Sıfır yağ! Ama Bekir Coşkungiller için o bir "göbeğini kaşıyan adam."
Yeşil ailesi dededen "demokrat". "Milli egemenlikçi". Önce Demokrat Parti'yi desteklemişler. Ardından Adalet Partisi'ne, sonra da Doğru Yol'a oy vermişler. Tahmin edeceğiniz gibi son dönemdeki gözdeleri AKP.
"Hayrola" dedim.
"Geçen gün mal almaya Ayvacık'a gitmiştim. O arada berbere uğradım" diye anlatmaya başladı.
Berber erkenden açmış dükkanı. Diyelim ki saat 7'de. Köylü pazara gelecek, bu arada tıraş da olacak. Komşu dükkanın sahibi ise 9 sularında gelmiş.
Berberin çırağı, kendi ustasını kastederek, komşuya takılmış: "Bizim reisicumhur çoktan çalışmaya başladı, sen nerelerdesin abi?"
Komşu anında cevabı yapıştırmış: "Ee, ben Yargıtay üyesiyim oğlum."
TV'deki siyasi tartışma programlarını kaçırmayan Yahya Yeşil'in telefonumu aramaktaki amacı işte bu küçük anekdotu anlatmakmış.
"Olaya şahit olur olmaz sen geldin aklıma" dedi: "Millet her şeyin farkında; esprisini dahi yapıyor."
Yargıtay Daire Başkanlarının yayınladığı bildiriyi işte böyle yorumlamışlar: Başına buyruk davrananların hamlesi.
Bazıları halkın göbeğini kaşıyarak TV'deki magazin programlarını izlediğini sanıyor. Tabii öylesi de var ama gündemi an be an takip edenler de çok.
Türkiye'de yaygın bir kulaktan kulağa kültürü vardır. Bilenler, bilmeyenlere anlatır.
Velhasıl bizim "hukuk darbesi" dediğimiz sürecin herkes farkında. Bu yapılanların hayra alamet olmadığını da gayet güzel görüyorlar.
Kumbağ'dan sonra Bodrum'a uzandık. Gölköy'deki Atami Hotel'in çalışanları, karşılaşır karşılaşmaz sordu: "Ne olacak ülkenin hali?"
Niye endişe duyuyorlar?
Cevabı basit: Siyasi belirsizlik para sahiplerini korkutuyor. Yatırımdan vazgeçip beklemeye başlıyorlar. Tüketimlerini de kısıyorlar.
Bu da çalışanlara yansıyor: Kimi zam alamıyor. Kimisinin bahşişi azalıyor. Taksilerin geliri düşüyor. Siftah yapamadan kepengi indiren dükkan sayısı artıyor.
2002'den 2007'ye, gelişen ekonomiden az çok yararlanan kesimler artık tedirgin.
Herkes biliyor ki Yargıtay Başsavcısı'nın 14 Mart'ta açtığı kapatma davası devlet bürokrasisini felç etti. (Belediyeler çalışıyor.)
Evrensel kuraldır: Başında sorumluluğu alacak siyasetçi olmayınca ya da siyasetçinin geleceği belirsizse memur çalışmaz!
Çalışır gibi görünürler ama kıllarını kıpırdatmazlar. Sadece rutin işlere bakarlar.
Anayasa Mahkemesi'nin son kararıyla, gerginlik keman yayı kıvamında: "AKP gidici" diyen bürokratlar "işsiz bakkal" pozisyonu aldı.
Halk da bunun farkında.
Ama hesabı kime kesecek?
"İnadına AKP" deyip bürokratik elite ağzının payını mı verecek; yoksa "Sen yönetemedin arkadaş" diyerek AKP'yi mi kabahatli bulacak?
Seçim sandığında göreceğiz.