Sadece 6 buçuk kilo aldım!

Hayatının büyük bir bölümünü rejim yaparak geçirmiş biri olarak, bunun biraz da Tanrı'nın bana bir hediyesi olduğunu düşünüyorum. Hamileliği boyunca bir kadının sadece 6 buçuk kilo alması, sanırım pek rastlanır bir şey değil. "Bunu en başından hedeflemiş miydin?" diye sorarsanız, elbette ki hayır! Çünkü hamilelik bu, iştah açıldı mı ideal kilo falan dinlemez... Ama itiraf etmeliyim, ben de hamileliğim boyunca iştahımın açılması için hiçbir şey yapmadım. Ne olur olmadık abur cuburlara saldırdım, ne çikolata krizine girdim, ne de gecenin bir yarısı "Canım kaymaklı künefe çekiyor..." diye tutturdum. Arada ufak tefek kaçamaklarım oldu tabii ama hiçbir zaman abartmadım. Yedinci ayımı bitirdiğimde, "Asıl şimdi kilo alacaksın," diyenler karşısında ben de merakla bekledim. Ne var ki değişen bir şey olmadı... Biliyorum, hamile kaldığınızı öğrendiğiniz andan itibaren başlıyor 'Acaba çok kilo alır mıyım?' endişesi. Her kadın böyledir... Kilo alıp çirkinleşeceği ve bir daha eski kıyafetlerine giremeyeceği korkusu taşır. Ama inanın, bunu kafanıza çok fazla takmadığınız ve "Hamileyim, öyleyse her zaman, her şeyi, istediğim kadar yeme hakkım var," demediğinizde bu dönemi normal ölçüde kilo alarak tamamlayabilirsiniz. Uzmanlar gebeyken alınması gereken ideal kilonun, 8-12 kg. olduğunu söylüyor. Tabii bunun biraz altında veya üzerinde kilo alınca sağlıklı bir çocuk dünyaya getiremeyeceksiniz diye bir kural yok. Ben doğum yapana kadar çevremden hep "Çok az kilo aldın, hastalanacaksın," ya da "Bebeğin çok zayıf doğacak," eleştirileri aldım. Doktorum her seferinde, "Merak etme bebeğin çok güzel büyüyor, kilo alıyor," dediği halde zaman zaman paniğe kapıldığım bile oldu. Hatta kızım doğar doğmaz hemşireye sorduğum ilk soru: "Kızım kaç kilo?" oldu. Meğer doğumhanede değil, yeni doğan bebek odasında tartılıyormuş bebekler. Biraz sonra öğrendim ki 3 kilo 115 gr. ağırlığında, 52 cm. boyunda bir kız çocuğu dünyaya getirmişim. Daha ne olsun! Şimdi hamileyken ne yiyip, ne içtiğimi merak ediyorsunuzdur, anlatayım. Öncelikle belirteyim; ne bir diyet uzmanından bir beslenme programı aldım, ne de doktorum bana özel bir diyet uygulattı. Öğünlerimi kendim ayarladım. Her şeyi yedim ama en çok da kırmızı et, yoğurt, yumurta ve sebze. Peynirli omlet neredeyse haftanın dört günü fiks öğle yemeğimdi. Önden bir çorba, sonra omlet, yanında salata ve kepekli ekmek. Diğer öğle yemeği alternatifim ise etli sebze yemekleriydi ve mutlaka yoğurt. Yoğurdu oldum olası çok severim zaten... Akşamları ise mönüm bonfile veya köfte ile, yanında az yağlı makarna ya da iri bulgurdan yapılmış pilav, salata ve yoğurttan oluşuyordu. Kimi akşamlar balık yedim, hatta bu yıl hamsi mevsimini sonuna kadar değerlendirdim. Meyve de yedim elbette, nedense en çok da greyfurt! Canım tatlı istediğinde de özellikle sütlü tatlıları seçtim; kazandibi ve su muhallebisi her zamanki favorimdi. Çikolata, pasta ve fast food yememeye ise gerçekten özen gösterdim. Onlar yerine bebeğime çok daha faydalı olacak şeyler yiyebilirdim çünkü. Sigara zaten kullanmıyorum, alkol ise hiç almadım. Tabii suyu unutmamak lazım, evdeki haftalık su tüketimimiz gebeliğim süresince iki katına çıktı, şimdi de öyle devam ediyor. Formda kalmak için spor yapıp yapmadığıma gelince... Tek yapabildiğim fırsat buldukça yürümekti. Onun dışında itiraf etmeliyim ki hiçbir şey yapmadım, belki de yapmalıydım. Nedense ihtiyaç duymadım, belki de az kilo aldığımdan ve kendimi hep sağlıklı, hafif hissettiğimden... Yeni doğum yapmış bir anne olarak size de tavsiyem, hamileyken iki kişilik yemek yeme telaşına kapılmamanız. Vücudunuz ihtiyacı olanı zaten size söylüyor. Çok kilo almadan da sağlıklı bir bebek doğurabilir, onu emzirebilir, böylece gebelik ve doğum sonrası kendinizi mükemmel hissedebilirsiniz. İşte karşınızda ben!