Eurovision yarışması, kurtulma umudu kalmamış bitkisel hayattaki hasta gibi... Sadece makineye, yani SMS akışına bağlı olarak yaşamını sürdürebiliyor. Bir an önce bu acıya bir son verilmeli. Elini fişe ilk atan ise Türkiye olmalı. "Bu işin artık müzikle filan ilgisi kalmadı" deyip, Avrupa Yayın Birliği (EBU) nezdinde bir basın toplantısıyla kararımızı dünya kamuoyuna bildirmeliyiz. Eurovision'un müziğe bir katkısı yok. Ama izleyenler, ülkeler coğrafyası ve uluslararası politika konusunda "engin bilgi sahibi" oluyor. Mesela komşular hep birbirini kolluyor. Eski SSCB üyeleri sadece birbirlerine yüksek oy veriyor. (Rusya'nın son birkaç yıldır önlenemeyen yükselişi bu yüzden) Baltık ülkeleri ise aralarında NATO, CENTO, Varşova Paktı gibi bir "Eurovision Paktı" kurmuşlar. Balkanlar'da özgürlüklerini yeni kazanan ülkeler de birbirlerine "hürriyet hediyesini" puan olarak vermekteler. Mübarek, şarkı yarışması değil, sanki "düşman işgalinden kurtuluş" kutlamaları... Diğer yandan Avrupa'da işçi çalıştıran Türkiye, Yunanistan gibi ülkeler asla puansız kalmıyor. Türkiye ile Yunanistan, gurbetçilerinin ter akıttığı Almanya, İngiltere, Fransa, Hollanda ve Belçika gibi ülkelerden asla puansız dönmüyor. Eskiden Yunanistan'ın, Kıbrıs Rum Kesimi sayesinde her yıl 12 puanı garantiydi. Şimdi bizim de bir "kankamız" var. Sağ olsun Azerbaycanlı kardeşlerimiz sayesinde gelecek yıl yarışmaya Ajdar katılsa, 12 puan alacak demektir. Bir de Diaspora etkisi var ki, bana göre Eurovision'un en iyi çalışan teknik kadrosu... Derim ki, gelecek yıl Eurovision'a "protesto" mahiyetinde son olarak katılalım. Sonra da basın toplantısıyla "jübilemizi" yapalım. Kampanyada tuzum olması maksadıyla şarkımızın sözleri de benden olsun bari...
Bugünkü Tüm Yazıları
Biri şu Eurovision'un fişini çeksin
Yayın tarihi: 27 Mayıs 2008, Salı
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/05/27/gny/aytug.html
Tüm hakları saklıdır.