-Başkan seçilememek rahatsız etmedi mi sizi? Egosu yüksek birisiniz galiba, nasıl hazmettiniz?
- Egom yüksek olsaydı, Adnan Polat benimle çalışmak istediğini söylediğinde 'Hayır,' derdim. Sonuçta bir teklifte bulundu, ben de hiç şartsız şurtsuz kabul ettim.
- Nasıl ikna etti sizi?
- İkna falan etmedi. Adamcağız sadece sordu, "İster misin?" dedi, ben de "Sen istiyorsan isterim," dedim.
- Sizin adaylığınızı koyduğunuz dönemde Adnan Polat, Canaydın'ın yanındaydı son dönemeçte. Şimdi siz niye onunla çalışıyorsunuz?
- İki sebebi var. Birincisi, ben Galatasaray'a hizmet etmekten hoşlanıyorum. İkincisi, camiamızın, son dönemde birliktelik duygusunu biraz yitirdiğini ve kamplaşmalar olduğunu düşünüyorum. Polat'ın teklifini kabul ederek bütün camiaya birliktelik mesajı verebileceğimi düşündüm. Bu mesajı da camianın fevkalade iyi aldığını biliyorum.
- Yönetici seçildikten sonra gazetecilere kameralarını ve teyplerini kapattırıp, "Artık Galatasaray'ın menfaatlerine aykırı haber yapmayacaksınız, ben de patronlarınızı tanıyorum, Aziz Yıldırım gibi ben de onları arayayım mı?" demişsiniz. Doğru mu bu?
- Ben gazetelerin evrensel gazetecilik ilkelerine uygun şekilde hareket etmesini, bu konuda da hiç kimseye taviz vermeyeceğimizi ifade ettim kulüp olarak...
- Bu cümleleri kullandınız mı?
- Cümlelerim bunlar değildi ama herkesin takıma zarar vermeyecek, aşağılamayacak, karalamayacak haberler yapmalarını istedim. Sonuna kadar eleştirebilirler, 'kötü antrenör' diyebilirler ama Galatasaray'ın antrenörüne bunak, salak ve aptal diyemezler! Aradaki fark budur.
- 'Aziz Yıldırım gibi patronlarınızı arayayım mı?' demediniz mi?
- Sadece "Beni şahsen tanımıyorsanız kim olduğumu sorabilirsiniz, eminim sizin camianızda, çalıştığınız müessesede birileri beni tanıyordur," dedim, evet.
Yayın tarihi: 25 Mayıs 2008, Pazar
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/05/25/pz/haber,E816B04AE9654A4BA62A68B053C09032.html
Tüm hakları saklıdır.