kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 25 Mayıs 2008, Pazar
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC
Sarp Apak, (solda) erkeklik kültürünü sorgulayan filmde çok başarılı.

Bir film seyrettim ve hiçbir şey değişmedi

Yeşim TABAK
O... Çocukları makul bir popüler sinema örneği olmakla birlikte, senarist Sırrı Süreyya Önder filmin politik yanını kafasının içinde daha en baştan çözdüğü için, seyirci hiçbir muğlaklık bulunmayan bu yapımdan hiç değişmeden çıkıyor..
O... Çocukları'nın en iyi tarafı, bol sayıdaki karakterin hayatlarını, yapıştırma durmayan bir şekilde birbirine bağlayabilmesi. 12 Eylül, gün yüzü görmemiş kadınlar, hayırsız babalar, 'o... çocuğu' olmakla iyi aile çocuğu olmanın farkı, töre cinayetleri, aşk meşk, Doğu-Batı meselesi; bu başlıkların her biri hikâyenin akışı içinde damdan düşmeden anlaşılır bir yere oturuyor. Makul bir popüler sinema örneği kısacası. Üstelik, biraz zorlarsanız, 12 Eylül'ün bir grup kötü adamın bir zamanlarki icraatı olmanın ötesinde bir yaşam kanununun yansımalarından sadece biri olduğu, o yaşam kanununun da zaman zaman erkeklere dahi zindan olan zorba bir 'erkeklik' kültürüne tekabül ettiği sonucuna varabilirsiniz. Ama dediğim gibi, 'zorlarsanız'. Aksi halde, O... Çocukları seyirci için bir yolculuk sayılmaz. ("Bir film seyrettim, hiçbir şey değişmedi.")

KAŞI GÖZÜ YERİNDE
Hikâye, 1981'in İstanbulu'nda sabık hayat kadını Mehtap'ın (Demet Akbağ), meslektaşlarının çocuklarına baktığı bir ev etrafındaki olaylar üzerine. Meryem'in (Sezin Akbaşoğulları) kocası (Gökhan Atalay) ve kardeşi, polis işkencesi altında. Bizzat Mehtap'ın evinde büyümüş olan Saffet'in (Sarp Apak) yardımıyla, Meryem ve kızı Hazan (Zeynep Deniz Özbay), 'emanetçi anne' Mehtap'ın evinde saklanmaya başlıyorlar. Hazan'ı İtalya'ya kaçırma planının bir parçası olarak, yarı İtalyan - yarı Türk Donatella (Özgü Namal) da, evin geçici sakinleri arasına katılıyor. Yeri gelmişken, Namal'ın kendisinin de "Role kısa sürede hazırlandım," diyerek şikâyet ettiği İtalyanca aksan sorununun, bir başka 12 Eylül filmi Eve Dönüş'te yüzde 100 buralı bir karakteri canlandıran Sibel Kekilli'nin aksan sorunundan daha affedilir olduğunu ekleyeyim. O... Çocukları, evet kaşı gözü yerinde sayılabilecek bir film; iyi niyeti de ortada. Fakat fikirleri / hisleri dürtme açısından seyirci için bir yolculuk olmadığı gibi, sanırım yaratıcıları için de başı sonu belli bir maceraydı. Her şey senarist Sırrı Süreyya Önder'in kafasının içinde, son derece 'net' anlamlarla başlayıp bitmiş gibi. Filmin ahlaki, politik ya da vicdani bir sorusu, aradığı ve bizi de aramaya teşvik ettiği bir cevap yok. O... Çocukları, kapalı devre işleyen bir film; ortaya koyduğu dramatik problemlerin hepsini, illa ki beklenen veya arzulanan gelişmelerle sonlandırıp, mümkün olan bütün katarsisleri yaşattığı seyirciyi büyük bir rahatlık ve dokunulmamışlık içinde evine gönderiyor. Faşizanlığın nerede başlayıp nerede bittiği, yahut kaçınılmazlığı vs üzerine kafa patlatmak için tutunabileceği bir dal bulamıyor insan. Klasik bir sinemasal anlatımın güçlü bir örneği olsaydı, hikâyenin melodrama yakın tarafıyla oyalanıp, gerisini hesaba katmamak mümkün olabilirdi. Fakat O... Çocukları bu yönden de iddialı bir yapım değil. ÖzgüNamal,filminbaşrolünde.
Haberin fotoğrafları