Milli bayramlarımız, çocukları da, gençlerimizi de unutmamış. 23 Nisan Çocuk Bayramı; 19 Mayıs Gençlik Bayramı... Ama fiiliyatta, Türkiye'de, çocuklara ve gençlere pek fazla söz hakkı tanınmaz.
"Sus otur", "Sen ne bilirsin", "Su küçüğün, söz büyüğün" vs...
Büyüklerin bu baskıcı tavrı, aileden başlıyor, okulda devam ediyor ve ortaya, kendine güvenmeyen, medeni cesareti olmayan, ezik bireyler çıkıyor. Atatürk'ün izinden gitmeyi sloganlaştırmak yerine, işe, Atatürk'ün değer verdiği çocukları doğru dürüst yetiştirmekle başlayalım. Bu bağlamda, Tayyip Erdoğan'ın bir süredir sarıldığı
"3 çocuk" söylemine de karşıyım. Elbette, genç ve kalabalık bir nüfus, gerektiği gibi eğitilmişse, ülkeler açısından zenginliktir. Ama, sadece sayı üzerinde durulunca, olmuyor. Keşke çocuk doğurmayı teşvik ederken, Erdoğan, onların iyi yetiştirilmesiyle ilgili de sözler sarf etseydi. Çünkü sadece rızkını sağlamak yeterli değil. Çocuk, o kadar büyük bir emek istiyor ki! İlk doğduğu günden itibaren özen göstereceksiniz. Yanlış bir hareket veya cümle ya da bir davranış biçimi, kalıcı travmalar yaratabiliyor. Bu yüzden ben, bakabileceğiniz kadar çocuk tavsiyesinde bulunuyorum.
Dün 19 Mayıs'ı kutladık. Milli Mücadele'ye ilk adım. Bu vesileyle, Atatürk'ün, cumhuriyetimizi ve demokrasimizi gençlere emanet ettiğini de hatırlatmak isterim. Kurucu irade,
"cumhuriyeti korumak ve kollamak" gibi bir mekanizma ihdas etmemişti.
Yayın tarihi: 20 Mayıs 2008, Salı
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/05/20//haber,52154CC055794E4784E40D913032DCFB.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2008, TURKUVAZ GAZETE DERGİ BASIM A.Ş.