Artık başım derde girmiyor

-Başınız açıkken yabancı olduğunuzu anlıyorlar mıydı?
- Y. K:. Bir gün Maria pazara gitti, ağlaya ağlaya geldi. Adam buna patates soğan vermemiş, "Gel bacımsın çay içelim," diye tutturmuş, bütün pazarda peşini bırakmamış. Öğrendim, gittim pazarcının tezgahına, kulağından tuttum adamı, "Biz," dedim, "kadınlarımızı pazara gönderemeyelim mi yani?" Öyle bir tokat çaktım ki adam dört döndü. "Ben bilmiyordum, kusura bakma," dedi. Yabancı olunca erkekler başka biri olarak görüyorlardı.

- Artık böyle olaylar yaşanmıyor mu?
- M. K: Hayır, kapalı olduğum için artık benim yabancı olduğumu çok fazla fark etmiyorlar. O gün bugündür hiç öyle bir teklifle karşılaşmadım, çok rahatım, istediğim gibi çarşıya pazara gidiyorum.

- Kadın olarak kendinizi böyle de güzel buluyor musunuz?
- M. K: Buluyorum, zaten ben beş yaşımdan itibaren saçlarımı belimden yukarıya hiç kesmedim. Hâlâ evin içinde saçlarımı açıyorum. Moldovya soğuk olduğu için dışarı çıkarken bazen eşarp takardık, şal örterdik, türban da farklı değil. Dışarıda kimsenin beni güzel bulmasına ihtiyacım yok. Başım derde girmiyor.

- Türkiye'deki türban tartışmaları hakkında ne düşünüyorsunuz?
- M. K: İnsanların birbirlerine saygı göstermesi gerek. Benim memleketim küçücük bir memleket, dört tane dil konuşuluyor. Hiç kimsenin hiç kimseye rahatsızlığı yok. Herkes herkese saygılı. Katoliklerle, Protestanlar aynı köyde yaşayabiliyor, hiç de kavga etmeden.