Delicatessen, mağaza içi kafeyi andırıyor.
Alışveriş arası lezzet molası
Yolunuz İstinye Park'taki Mudo City'ye düşerse, arka tarafındaki küçücük gurme restoran Delicatessen'i de keşfetmeyi ihmal etmeyin. Artık fırında bıldırcın mı yersiniz, ev yapımı ravioli mi, balkabaklı tatin mi, tercih sizin..
Yeğenim telefon etti; "Bir mağazanın içinde yemekteyim. Normal olarak mağazalarda kafeler vardır. Çay kahve içersin, olsa olsa bir salata yersin. Burası öyle değil. Örneğin fırında bıldırcın, ev yapımı makarnalar falan yeniyor. İlginç bir yer, telefonda anlatamayacağım, seni de götüreyim," dedi. Gözümün önüne Berlin'deki dev alışveriş merkezi KaDeWe'nin altıncı ve yedinci katlarındaki gurme ürünler satılan reyonlar geldi. Burada dünyanın her yanından getirilmiş birbirinden ilginç gıda ürünleri ve içkileri satın alabildiğiniz gibi, minik gurme barlarda, nefis yemeklerle karnınızı doyurursunuz. Münih'in merkezindeki lüks yiyecek-içecek ürünleri mağazası Dallmayr'ın içindeki Lucullusbar'a ise mağazayı gezerken ağzınız sulandığında uğrarsınız, şampanya ya da nefis beyaz şaraplar eşliğinde ıstakoz ya da karides kokteyli yersiniz. Viyana'nın merkezi Graben'deki, bir zamanlar sadece kahve satan Julius Meinl da benzer bir mağaza. Yeğenimle telefonda konuşurken, gözümün önünde işte bu gurme cennetleri canlandı; birkaç gün sonrası için sözleştik. Yeğenimin telefonda tarif etmekte zorlandığı yerin adı Delicatessen. İstinye Park'taki Mudo City'ye giriyor, mağazanın en arkasına kadar ilerliyorsunuz, birden karşınıza beyaz önlüklü adamlar çıkıyor. İşte burası Delicatessen; o beyaz önlüklüler de açık mutfakta yemekleri hazırlayan aşçılar... Mutfağın önüne tahta masalar yerleştirilmiş ve burası mağazadan bir paravan ya da perdeyle ayrılmamış; yaklaşık 20 kişinin yemek yiyebileceği bir yer. Herhangi bir mağaza içi kafeyi andırıyor. Sadece aşçıların sayısı, sıradan bir kafenin ötesinde olduğunun ipuçlarını veriyor.
VİTRİNE GEREK YOK
Mutfağın yan tarafında bir aşçı, ev yapımı hamurişleri, ekmekler hazırlıyor. Makarna ve ravioliler, çeşit çeşit ekmekler çok çekici... Biraz öteye o günkü yemeklerin soğuk halde sergilendiği bir camekânlı dolap yerleştirilmiş. Doğrusu, üzerinde sosu ile şık bir tabakta servis edildiğinde gözü okşayan örneğin rosto, dilimlenmeden bir tabağa yerleştirilmiş, üzerindeki yağlar da donmuş halde sergilendiğinde hiç de hoş görünmüyor. Keşke hiç sergilemeseler... Zaten yemekleri vitrinden seçmeye de gerek yok. Sabah buraya yolları düşenler, kızarmış ekmek ve beyaz peynirden Benedict usulü yumurtaya kadar değişik malzemelerle kahvaltı edebiliyorlar. Gün boyu, yemek dışında havuçlu kekten balkabaklı tatin'e, Baileys likörü ve çikolata ile yapılmış mud cake'ten vişneli crumble'a kadar değişik kek ve tatlı spesiyalitelerini kahve ya da çayın yanında yiyebiliyorlar. Ayrıca açık sandviçlerle doymak isteyenlere göre de hoş seçenekler var. Mönünün 'başlangıçlar' bölümündeki elmalı ve taze naneli kuşkonmaz; yanında breasola pastırması dilimleri ve salata ile sunulan ıspanaklı ve füme provolent peynirli kiş; muzlu cevizli ekmek ile servis edilen taze keçi peyniri; armut, ayva ve tulum peyniri getirilen zeytinyağlı kış sebzeleri buraya özgü spesiyaliteler. Delicatessen'in iddialı yemekleri arasında ev yapımı taze ravioliler de var. İster levrek ve adaçaylı olanını, ister közlenmiş patlıcan ve füme provolent peynirlisini, isterseniz porçini mantarı ve tavuklusunu taze taze hazırlatabiliyorsunuz. Ayrıca yine hamuru taze açılmış, Bolognese sos ve parmesan peynirli lazanya da seçenekler arasında.
KESTANELİ TARÇINLI PİLAV
Ana yemekler listesi iki çeşit çorba ile başlıyor. Biri balık çorbası. Klasik tercih yapmak isteyenler için bonfile düşünülmüş. Ama bundan sonrakiler, iddialı restoranlara fark atacak özelliklere sahip. Kestane, elma ve tarçınlı buğday pilavı ile doldurularak sarılıp fırınlanmış piliç sarma mı istersiniz, körili pilav ile birlikte sunulan kuzu incik yahni mi? Ya da sotelenmiş yer elması, kereviz ve sapları, havuç ve kabak ile doldurulmuş fırında bıldırcını mı tercih edersiniz? Mönünün ağır topları ise kereviz püresi ile servis edilen fırında dana kaburga ve bir başyapıt olarak niteleyebileceğim ahtapot yahni. Bir köşeye yerli ve yabancı şaraplar sıralanmış. Her birinin boynunda fiyat etiketleri var. Örneğin bir Doluca Karma Şiraz'ı burada 45 YTL gibi inanılmaz fiyata açtırmak mümkün. Yabancı şarap seçenekleri de zengin ve benzer uygun fiyat düzeylerinde... Ayrıca tek bir kadeh bile içmek istediğinizde, tercih ettiğiniz şarabı açıyorlar. Biz dört kişi farklı yemekler ısmarladık. Yediklerimizden çok memnun kaldık. Restoranın tek hoşnut olmadığımız yanı, mağazanın tümüne yapılan o kişiliksiz asansör müziği yayını oldu. Ayrılırken buranın kendi yapımı reçellerden, pay ve keklerden de satın alıp eve götürmeden edemedik. Burası sözünü ettiğim Avrupa'daki mağaza içi gurme cennetleri düzeyinde değil kuşkusuz. Ama bildiğim kadarıyla bizde benzeri yok. Mutlaka tekrar gideceğiz..
Beğendiklerim:
Mudo City gibi bir mağazanın en arkasında gözlerden gizlenmiş küçücük bir gurme restoranı. Yemekler özgün ve çok lezzetli. En iyi yerli ve yabancı şarapları, bakkal fiyatına yudumlayabiliyorsunuz.
Beğenmediklerim:
Yemeklerin soğuk halde sergilendiği camlı bir vitrin var. Pişmiş soğuk yemeklerin görünümü cazip olmaktan uzak. Ayrıca mağazada yapılan kişiliksiz asansör müziği yayını, yemek yerken bayıyor.
Yayın tarihi: 17 Mayıs 2008, Cumartesi
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/05/17/ct/haber,CFC3971AFB98485E9F2419955FA26152.html
Tüm hakları saklıdır.