Beste ve albümlerine, çok fazla olmaları nedeniyle isim bulmakta sıkıntı çektiği anlaşılan besteci ve kanun üstadı Göksel Baktagir, 12. albümü
Hayal Gibi III'te yine Türk müziği geleneğini günümüze taşıyor. Bu cümle biraz klişe gibi oldu ama biraz daha açmak gerekirse, Baktagir'in Klasik Türk Müziği'ni Reşat Aysu'nun bıraktığı yerden ele aldığını ve bayrağı başarıyla taşıdığını düşünüyorum. Geleneğin modernleşme çabaları sayesinde derin bir kırılma yaşadığı cumhuriyetin ilk yıllarında yetişen kemancı ve besteci Mehmet Reşat Aysu, ardında oya gibi işlenmiş eserler bıraktı. Batı müziği armonilerinden beslenen, ürkütücü derecede ilerici ve virtüözlük gerektiren komplike eserlerdi bunlar... Ki duyduğunuz zaman ruhunuzu sarar ve 70'li yıllarda radyoda sinyal müziği olarak kullanılmış
Kürdilihicazkar Saz Semaisi gibi birkaçını mutlaka tanırsınız. Aysu'nun müziği, müziğin yasakla ya da baskın kültürle baskı altına alınamayacağını, genleşip 'öteki'yle karışarak yeni lezzetler kazanacağını kanıtlamakla kalmaz, üstadın kendi kendini yetiştirmiş olması hasebiyle çıkış yolunun kurumlarda değil ruhta olduğunu da gösterir. Göksel Baktagir de Klasik Türk Müziği'ndeki kayıp halkayı hem üretken besteciliğiyle hem de kanun tekniğiyle tamamladı. Biz bunun pek farkında olmasak da onun çağdaş saz semaileri dünyada yankı buluyor. Örneğin Mel Gibson'ın dünyayı ayağa kaldıran filmi
Passion of Christ'ta İsa'nın çarmıha gerilişi sırasında fonda çalan müzik, Göksel Baktagir ve Yurdal Tokcan'a ait
Azeri adlı yapıt...
Bugünkü Tüm Yazıları
Klasik Türk Müziği fabrikası
Yayın tarihi: 17 Mayıs 2008, Cumartesi
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/05/17/ct/tunali.html
Tüm hakları saklıdır.