Beyoğlu Sineması'nın loş ve izbe (Yoksa entel mi demem gerekirdi?) dehlizlerinde, tuvalet adı verilen iğrençliğe giderken bulmuştum, bu defa Sevgi'yi..
Japon yazar Masumi Toyotome'nin "Herşeye Rağmen Sevgi" adlı kitapçığı idi bu..
Sevginin üç türü olduğunu anlatıyordu yazar..
Birincisi "Eğer" türü sevgiydi. Belli beklentileri karşılarsak bize verilecek sevgi..
İkinci türe geçiyoruz.
Çünkü türü sevgi..
Toyotome bu tür sevgiyi şöyle tarif ediyor:
"Bu tür sevgide kişi, bir şey olduğu, bir şeye sahip olduğu ya da bir şey yaptığı için sevilir. Başka birinin onu sevmesi, sahip olduğu bir niteliğe ya da koşula bağlıdır."
Örnek mi?..
"Seni seviyorum. Çünkü çok güzelsin. (Yakışıklısın!)"
"Seni seviyorum. Çünkü o kadar popüler, o kadar zengin, o kadar ünlüsün ki.."
"Seni seviyorum. Çünkü bana o kadar güven veriyorsun ki.."
"Seni seviyorum. Çünkü beni üstü açık arabanla, o kadar romantik yerlere götürüyorsun ki.."
Yazar, Çünkü türü sevginin, Eğer türü sevgiye tercih edileceğini anlatıyor.
Eğer türü sevgi, bir beklenti koşuluna bağlı olduğundan büyük ve ağır bir yük haline gelebilir. Oysa zaten sahip olduğumuz bir nitelik yüzünden sevilmemiz, hoş birşeydir, egomuzu okşar. Bu tür, olduğumuz gibi sevilmektir.
İnsanlar oldukları gibi sevilmeyi tercih ederler. Bu tür sevgi onlara yük getirmediği için rahatlatıcıdır.
Ama derin düşünürseniz, bu türün, "Eğer" türünden temelde pek farklı olmadığını görürsünüz.
Kaldı ki, bu tür sevgi de, yükler getirir insana..
İnsanlar hep daha çok insan tarafından sevilmek isterler. Hayranlarına yenilerini eklemek için çabalarlar.
Sevilecek niteliklere onlardan biraz daha fazla sahip biri ortaya çıktığı zaman, sevenlerinin, artık ötekini sevmeye başlayacağından korkarlar. Böylece yaşama sonsuz sevgi kazanma gayretkeşliği ve rekabet girer.
Ailenin en küçük kızı yeni doğan bebeğe içerler. Sınıfın en güzel kızı, yeni gelen kıza içerler. Üstü açık BMW'si ile hava atan delikanlı, Ferrari ile gelene içerler. Evli kadın kocasının genç ve güzel sekreterine içerler.
"O zaman bu tür sevgide güven duygusu bulunabilir mi?" diye soruyor, Toyotome..
"Çünkü türü sevgi de, gerçek ve sağlam sevgi olamaz" diyor.
Bu tür sevginin güven duygusu vermeyişinin iki ayrı nedeni daha var..
Birincisi..
"Acaba bizi seven kişinin düşündüğü kişi miyiz?" korkusu..
Tüm insanların iki yanı vardır. Biri dışa gösterdikleri.. Öteki yalnızca kendilerinin bildiği..
"İnsanlar sandıkları kişi olmadığımızı anlar ve bizi terkederlerse" korkusu buradan doğar.
İkincisi de.. "Ya günün birinde değişirsem ve insanlar beni sevmez olurlarsa.." endişesidir.
Japonya'da bir temizleyicide çalışan dünya güzeli kızın yüzü patlayan kazanla parçalanmış. Yüzü fena halde çirkinleşince, nişanlısı nişanı bozup onu terketmiş. Daha acısı.. Aynı kentte oturan anne ve babası, hastaneye ziyarete bile gelme mişler, artık çirkin olan kızlarını..
Sahip olduğı sevgi, sahip olduğu güzellik temeli üstüne bina edilmiş olduğundan bir günde yok olmuş. Güzellik kalmayınca sevgi de kalmamış. Kız birkaç ay sonra kahrından ölmüş..
Japon yazar
"Toplumlardaki sevgilerin çoğu 'Çünkü' türündendir ve bu tür sevgi, kalıcılığı konusunda insanı hep kuşkuya düşürür" diyor..
Peki o zaman, gerçek sevgi, güvenilecek sevgi ne?..
(Bu yazı 6 Haziran 1999'da yayımlandı.)
Yayın tarihi: 15 Mayıs 2008, Perşembe
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/05/15//haber,93DA73FEEF2042A29BC439E5D69BA8A9.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2008, TURKUVAZ GAZETE DERGİ BASIM A.Ş.