Doğu ve Güneydoğu'nun geri kalmışlığı söz konusu olunca klasik şikâyet hiç değişmiyor:
"O bölgenin işadamları neden orada yatırım yapmıyor?" İlk bakışta doğru bir yaklaşım gibi görünüyor ama gerçek öyle değil. Çünkü o bölgelerde yatırım yapmanın ekonomik ve siyasi maliyeti çok yüksek.
Tabii bu tespit bile oralarda olup bitenleri tam anlatmaya yetmiyor. İki günlük Van gezisinde bu gerçeği çok daha yakından gördüm.
Önceki gün yazdığım (11 Mayıs) yazıya toplumun farklı kesimlerinden çok ciddi tepki geldi. Birçok insan,
"Nasıl olur?" diye adeta isyan etti...
Bu nedenle konuyu daha detaylı ele almak istedim.
Olay şu: Van'da İmam Hatip Lisesi mezunu
Abdulahat Arvas bir süre imamlık da yaptıktan sonra iş hayatına atılır. 2000 yılı başlarında Van Organize Sanayi Bölgesi'nde "Makine Yağı" üreten bir fabrika kurmak için harekete geçer. Yaklaşık 2 yıl
"bürokratik" engellerle uğraştıktan sonra hayalini kurduğu
"Wanoil" marka yağı üreten fabrikanın iznini alır.
Amacı da Van'a çok yakın olan çevre ülkeler İran, Azerbaycan ve Türkmenistan'dan daha ucuza hammadde alarak piyasada rekabet şansı yakalamaktır.
Proje güzel, o ülkelerden Van'a direkt demiryolu bağlantısının olması da artı bir şanstır.
Bu coğrafi olanağı fırsata dönüştürmek isteyen Vanlı işadamı, kurduğu modern fabrikada yılda 60 ton makine yağı üreterek hem iç hem de dış piyasaya satabileceğini düşünüyordu.
Ama hayali gerçeğe dönüştürmek hiç de kolay değildi.
Çünkü yurtdışından ucuza alınan hammaddenin Van'a girişini sağlayacak
"ihtisas gümrüğü" yoktu.
Bu nedenle Van'a gelen hammadde önce Kocaeli Gebze'ye gidip, gümrükten geçtikten sonra Van'a getirilebilecekti.
İnanılır gibi değil ama gerçek bu.
İşadamına kaçakçı muamelesi Benzer bir şey yine Van'da kurulan helva fabrikasında da yaşanıyor. Pakistan'dan çok ucuza alınan susam yine Van'da "Gıda İhtisas Gümrüğü" olmadığı için ya Erzurum'a ya da Gaziantep'e gidip geri dönmek zorunda.
İşin bir yanı bu, öteki yanı daha da ürkütücü. Bölgedeki işadamlarına
"kaçakçı" gözüyle bakılıyor.
Bu bakış açısının nelere mal olduğunu yine genç işadamı
Arvas anlatıyor:
"Fabrika açıldıktan sonra Gürcistan'a birkaç kez ihracat yaptık. Sonra da bir yıllık bir iş bağlantısı kurdum. Ayda 125 bin ton makine yağı alacaklardı. Bu, ayda yaklaşık 350 bin dolarlık bir ihracat demek. Ama bunu da başaramadık. Nedeni de Jandarma'nın o günlerde "insan kaçakçılığı yapıyoruz" gerekçesiyle operasyon düzenlemesi. O günden sonra Gürcistanlı firma güvenli değil diye bizimle iş bağlantısını kopardı."
İşte Van'da böyle acı bir gerçek yaşanıyor.
Nedense bizde iktidarlar bunu düzeltmek yerine sürekli bölgeye bir "teşvik" verme telaşı içinde. İnsanlar, artık
"teşvik" falan değil,
"gölge edilmemesini" istiyor.
Şimdi buradan
Başbakan Tayyip Erdoğan ve gümrüklerden sorumlu Devlet Bakanı
Hayati Yazıcı'ya sesleniyorum.
Benim iki günde görüp şaşkına döndüğüm gerçeği eminim sizler yıllardır biliyorsunuz. Ama anlamadığım şu: Bildiğiniz halde neden çözmüyorsunuz?
Cevabınızı merakla bekliyorum.
Yayın tarihi: 15 Mayıs 2008, Perşembe
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/05/15//ovur.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2008, TURKUVAZ GAZETE DERGİ BASIM A.Ş.