Sevginin türlerini, Beyoğlu ya da Pera (adı neyse, kimse kesin bilmiyor ya) sinemasının dehlizi andıran loş kulislerine, tuvalete giderken keşfettim. Tuvalet de lafın gelişi.. Amerikan sahra piyadelerinin birbirlerini görerek ettikleri o yan yana şeyler vardır ya, işte onlar gibi.. İğrenç bir görüntü..
Niye ayrıntı veriyorum?..
Sevgiyi nerede bulacağınız hiç bilinmez.. Böyle bir yerde bile..
İki tezgâh var yan yana..
Birinde kelli felli iki adam oturmuş. Önlerinde bir limon kolonyası şişesi birkaç da kâğıt peçete olduğuna göre, o iğrençlik için bir de sıkılmadan bahşiş bekliyorlar.
Belki de onları görmezden gelmek için hemen yanlarındaki minik tezgâha baktım.. Üzerinde kitaplar var.. Din kitapları genelde.. Zebur.. Tevrat.. İncil.. Tanrının bütün kitapları..
Masanın başında ufak tefek birisi var.. Çekik gözlü.. Japon olmalı.. Kırık dökük Türkçe de konuşuyor.. "Herşeye Rağmen.. Sevgi" başlığı dikkatimi çekti..
"Kaç para?" dedim..
"100 bin" dedi.. Kitap minnacık, ama fiyat gene ucuz..
Bu 100 bini bahşiş bekleyen tuvaletçilere versem dudak bükerlerdi herhalde..
Japon'a verdim..
Kitabı aldım..
Karıştırmaya başladım.
Masumi Toyotome diye bir Japon yazmış.
"Dünyada sevilmek istemeyen kişi yok gibidir" diye başlıyor.
"Ama sevgi nedir, nerede bulunur, biliyor muyuz?" diye soruyor..
Sonra anlatmaya başlıyor..
"Sevgi üç türlüdür!.."
Birincinin adı "Eğer" türü sevgi!..
Belli beklentileri karşılarsak bize verilecek sevgiye bu adı takmış yazar..
Örnekler veriyor:
Eğer iyi olursan baban, annen seni sever.
Eğer başarılı ve önemli kişi olursan, seni severim. Eğer eş olarak benim beklentilerimi karşılarsan seni severim.
Toyotome "En çok rastlanan sevgi türü budur" diyor. Bir şarta bağlı sevgi.. Karşılık bekleyen sevgi..
"Sevenin, istediği birşeyin sağlanması karşılığı olarak vaad edilen bir sevgi türüdür bu" diyor yazar..
"Nedeni ve şekli bakımından bencildir. Amacı sevgi karşılığı birşey kazanmaktır."
Yazara göre evliliklerin pek çoğu "Eğer" türü sevgi üzerine kurulduğu için çabuk yıkılıyor. Gençler birbirlerinin o anki gerçek hallerine değil, hayallerindeki abartılmış romantik görüntüsüne aşık oluyor ve beklentilere giriyorlar. Beklentiler gerçekleşmediğinde, düş kırıklıkları başlıyor. Sevgi giderek nefrete dönüşüyor. En saf olması gereken anne baba sevgisinde bile "Eğer" türüne rastlanıyor.
Yazar bir örnek veriyor. Bir genç Tokyo Üniversitesi giriş sınavlarını kazanarak babasını mutlu etmek için, çok çalışıyor. Okul dışında hazırlama kurslarına da gidiyor. Ama başarılı olamıyor. Babasının yüzüne bakacak hali yok. Üzüntüsünü hafifletmek için bir haftalığına Hakone kaplıcalarına gidiyor.
Eve döndüğünde babası öfkeyle "Sınavları kazanamadın. Bir de utanmadan Hakone'ye gittin" diye bağırıyor.
Delikanlı "Ama baba, vaktiyle sen de bir ara kendini iyi hissetmediğinde Hakone kaplıcalarına gittiğini anlatmıştın" diyor. Baba daha çok kızarak, delikanlıyı tokatlıyor. Çocuk da intihar ediyor.
"Gazeteler intiharın anlık bir sinir krizi sonucu olduğunu söylediler, yanılıyorlardı" diyor yazar..
"Delikanlı babasının kendisine olan sevgisinin yüksek düzeydeki beklentilerine bağlı olduğunu anlamıştı!.."
İnsanlar "Eğer" türü sevginin üstünde bir sevgi arayışı içindeler aslında..
"Bu sevginin varlığını ve nerede aranması gerektiğini bilmek, bu genç adamın yaptığı gibi, yaşamı sürdürmekle, ondan vazgeçmek arasında bir tercih yapmakla karşı karşıya kaldığımızda önemli rol oynayabilir" diyor, Masumi Toyotome..
İlginç değil mi?..
(Bu yazı 30 Mayıs 1999'da yayımlandı.)
Bugünkü Tüm Yazıları
Sevginin türleri üzerine..
Yayın tarihi: 15 Mayıs 2008, Perşembe
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/05/15//haber,90872324240940E0BEA5798A4C06B3DB.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2008, TURKUVAZ GAZETE DERGİ BASIM A.Ş.