UT
yaz boşluk bırak mesajını yaz 4122'ye gönder.
SMS:
?UT
Bu size ilk ihtarımız!
Noterlikte personel çok artmıştı.
Her köşede yeni bir eleman harıl harıldı.
Yaptıkları iş şuydu:
Hiç durmadan matbu kağıtları üçe katlıyor, matbu zarf halinde zımbalıyor, üst üste diziyorlardı.
Türkiye'nin dört bir yanında binlerce haneye postalanıp dağılmak üzere yığınlar halinde bekleşiyorlardı.
Her gün 1000 ile 2000 arası tebligat.
Tek bir banka genel müdürlüğü ile tek bir noterliğin iş hacmi.
Onlarca bankanınkini düşünün.
Her bir zarf, "Borcunu ödemeyenler"e "Kredi kartı hesabının kapatılması ve borcun ödenmesi ihtarı."
Tabii ki yeni icat değil ama son aylarda (yine) anormal artan bir trafik.
Görmemek için kör olmak lazım.
Yahut (Taraf ve Birgün'ün haberlerine göre) "Başbakan korumaları" olup da, duymak, görmek yerine soymak, dövmek, kapalı zarfı fark etmek yerine kapalı arabada protestocu hırpalamak lazım.
Noterliklerdeki o yığın, hükümetin ve bütün bir sistemin safrası.
İktidarın da, ama bir bütün olarak piyasanın, bankaların, sözde "demokratik, laik, sosyal bir hukuk devleti" nin hiç üstlenmedikleri utancı.
Personelini işsizlik tehdidi altında, performans ve hedef manyağı kılıp zincirli köle halinde çalıştıran "modern" bankalar, genç erkekleri ve kadınları sürek avına sürükledi.
Şubeye gireni, sokaktan geçeni, telefon numarasını bir şekilde bulduğunu avla.
Rahat bırakma, yakasını tut, altından gir üstünden çık, pembe tablo çiz, puanlardan, bonuslardan, avantajlardan dem vur, ne yaşına ne başına bak, ne bordrosunu ne gelirini önemse, işi varsa da işsizse de yapış, elini tut kolunu kap, ense tokat, künde, köprü her şekle sok...
Mutlaka bir kart sokuştur.
Sonra bir tane, bir tane daha. Sayıyı tutturamazsan kendine iş ara!
Çünkü kredi kartı çağdaşlık.
Çağdaş sarhoşluğun damıtılmış içkisi, piyasa uyuşmasının afyonu.
Ne ayak kalır, ne yorgan.
"Asgari ödenecek miktar" diye bir olta vardır.
Ücretin, işin, hakkın, bilginin, bilincin, kuşkunun, itibarın, özsaygının asgarisine sahip vatandaşım, hiç ödeyememelerden önce, ödemenin de asgarisine atar kendini.
Bakiyeye dünyanın en acımasız faizlerinden biri işlemeye başlar.
Elbette kart üçkağıtçıları da vardır; borç yapar, ödemez, adres kaybettirir filan.
Ama, çaresizce noterlikler ile bankalara koşanların çoğu, başı dönmüş, feleğini şaşırmış, kartla (inanın rakamları bilseniz) azıcık açılmış da o borcu bir türlü bir araya getirememiş veya asgari bir işi varken azami işsizliğe düşmüş alt ve orta direkler!
Hatta, borcunu ödeyebilmek için bir başka karttan veya banka kredisinden medet umanlar.
"İhtar" ile
"intihar" arasında sıkışanlar da.
Banka tebligatı birliğine ulaşınca,
"Ödeme gücünü aşacak mahiyette borçlanma", çaresizlikle karta sarılmış bir subayın, astsubayın, uzmanın ordudan atılmasına, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi'nde haksız bulunmasına,
"disiplinsiz, sorumsuz, TSK'nın itibarını sarsıcı" sayılmasına yol açıyor.
Lakin, insanların hayatıyla, onuruyla, işiyle oynayan rakamları bir görseniz. Bir banka genel müdürünün, sahibinin tahayyül edemeyeceği küçüklükte!
Sivilde ise, icra, haciz, ayıp, utanç ve çocukların ruhuna kazınanlar.
İhtar, ihbar... Banka köleleri kart kölelerini avlar!
Yayın tarihi: 15 Mayıs 2008, Perşembe
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/05/15//haber,6E90A1B2459042D18C596386735BE2D3.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2008, TURKUVAZ GAZETE DERGİ BASIM A.Ş.